Eskiden bir film izledikten sonra sözlüğe girip bakmayı adet edinmiştim. Artık sarmıyor. Closer için de aynı şey oldu. Önce 16 sayfa gözümde büyüdü, 3.sayfadan sonra ise bıkkınlık geldi. Sorun bende olabilir. Artık beynim daha çabuk yoruluyor.
Sorun bende söz öbeğinden yola çıkarak filmimize geçelim. Çünkü bu söz öbeği kadın-erkek ilişkilerinde en çok kullanılan ve artık makaraya dönüşen (veya sadece bize göre makara olan) bir cümle. Bu film de kadın-erkek ilişkileri üzerine yapılmış yüzlerce filmden biri.
Belki sözlükten sıkılmamın nedeni de budur. Aynı cümleleri defalarca okumuştum daha önce. Tek fark başlıkta başka bir filmin adı yazıyor olmasıydı.
İnsanlar film yorumlarken, özellikle bu film gibi kadın erkek ilişkilerini anlatan filmleri (bu arada neden böyle tanımlıyoruz bilmiyorum, eskiden aşk filmi denmez miydi bunlara?) kendi hayatlarından faydalanıyorlar. Mesela bir kızın, yıllardır bir erkek yüzünden açı çekmişliği varsa, başroldeki erkek karakter üzerinden tüm erkeklere sallar. Veya bir erkek, bir kızı çok sevdiyse, ya başroldeki kızı çok metheder veya onun peşinden koşan erkeği kutsallaştırır. Bundan daha doğal bir şey de olamaz.
Oyuncu kadrosunu görünce beklentilerimi yüksek tutmuştum. Fakat yukarda bahsettiğim şeyden dolayı, yani kendi hayatlarımızla film arasında parallelik kurmamızdan dolayı , bu film hiç beni cezbetmedi.
Böyle ilişkilerim olmadı ve olmayacak sanıyorum. Umuyorum. Gitmeler, gelmeler, aldatmalar bana çok uzak olan şeyler. Benim anlamadığım, bilmediğim konular. Günümüz ilişkilerinde yaşanan sorunlar diye başlıyor bu tarz filmlerin yorumları. Sonra diyorum ulan biz nerede yaşıyoruz. Yaşım biraz daha yaşlı olsa, geçmişte kaldık diyeceğim ama o da değil. Anadolu şehrinde doğmuş olsam, metropol hayatı işte deyip geçiştireceğim, o da değil.
Kısacası benim için rahatsız edici bir film.Ahlaki açıdan zayıf olduğunu düşündüğüm karakterlerin anlatıldığı bir film. Bir fotoğrafçı, bir yazar ve bir doktorun yanında duruşuyla hoşumua giden tek karakter bir striptizci. Ne kadar ters aslında. Striptizcizden iyi insan olur mu?
Karakterlerin birbirlerine kolayca "git" diyebilmesi ise takdirlik. Benim yapamayacağım bir şey çünkü, birine git diyebilmek. Adamlar aslan gibi diyor. Sonra köpek oluyorlar o ayrı tabi.Sözün özü; film güzel olabilir, beğenen olabilir, ki oyuncular harika, müzikler enfes, Portman şahane zaten, ama bu film benim filmim değil. 1950lerin ortasında doğan Kadıköylü anne-babanın, 1980'lerin ortasında Kadıköy'de doğmuş evlatlarının filmi değil. Henüz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder