Babam gibi sevdiğim Aykut Kocaman'ı artık eleştirme vakti geldi. Çünkü bu açık ara saçmalanan ikinci Galatasaray maçı. Maçın adı Fenerbahçe-Galatasaray maçı olmasa hiç sikimde değil. Kadıköy'de beraberlik ve (bize göre) yanlış değişiklikler, böyle bir sezonda umrumda olmazdı. Ama böyle bir sezonda, dünyanın en muhteşem senaryosuna başlanmışken, Fatih Terim'in en son UEFA Kupası'nı aldığımız zaman görmüştüm dediği kalabalığa (2-2'de sokaklara dökülmek) ulan gene geliyor 3-4 dedirtmişken zaten iyi oynayan ve iyi takım olan Galatasaray'a hocanın ufak detaylarla buyur gel demesi kabul edilebilir birşey değil.
Maç 2-0, dk 15, yok abi toparlanırdık, asla yenileceğimizi kaybedeceğimizi düşünmedim diyen Galatasaraylıya inanmam.
Seyrantepe'de 32.dk da geldi gol, golsüz yarım saatin skoru minimum 3-0'dı. Bu müdahalesizliği ve izlemeyi kabul etmek de mümkün değil.
Bir teknik direktöre en son bu kadar kızdığım zaman 2007 şubatındaydık. Zico Alkmaar maçında geliyorum diyen golere önlem almayıp elenmiştik, skor gene 2-2, senaryo hemen hemen aynı.
Bir ara sahaya baktım, Ujfalusi ve Semih orta yuvarlağa gelmişler, H.Balta ceza sahası içerisinde, Eboue Stoch'un çıkmasıyla iyice rahatlamış, bizde ise sağ stoper Serdar ile Gökhan arasına M.Topuz girmiş, sol stoper Yobo ile Ziegler arasına Emre girmiş, Selçuk ise bu 6lının maksimum 5 metre ilerisinde. Dakikalarca süren bu dizilişe itiraz etmeyen her hocaya kızmak, heleki derbide hakkımız.
Bireysel anlamda eleştirilecek çok performans var ama özellikle bazı yerli topçuların mikrofon uzatıldığında söyledikleri ile sahada yaptıkları arasında ciddi fark var. Bu 1-2 maç da değil. 3 temmuz kalkanı bir gün kalkar ve tüm iyi niyetiyle Sivas maçının ardından meşalelerle ahavalanına koşanlar bu kez yuhalarlar.
Serdar Kesimal... Dilenen çok var, Fenerli olmayıp dilenen de çok var. Sevmiyorum, yeterli bulmuyorum, yumuşak stoper istemiyorum, nokta.
Trabzon maçında Aykut atılmasaydı, Beşiktaş maçında sadece Fernandes olsaydı o maçları da kazanamazdık.
2-1 oldu diyelim... Bol faul ve taraftarı mümkün mertebe oyuna dahil ederek oynansaydı bu maç, tabela 4-1 olurdu, hele ki rakipte Melo (emre belözoğlu dokunulmazdı dimi) ve Engin varken...
Ziegler iyi oynadı. Fikrim aynı, net kötü topçu. Gol Sow'un becerisi.
Gol demişken şu gollere yazık olması, gerçekten çok ama çok yazık.
Aykut hocamın kafasında bir sistem var ve o sistemde Alex yok. Bu çok net. Önümüzdeki sene Alex de 35-36 olacağından yedek bırakırken kafası da daha rahat olacaktır. Ona da saygı duyuyorum. Çift forvet diye inim inim inleyen taraftarlar var, Alex varken sistem değiştiremiyoruz diye üzülenler var, alın işte fırsat. Ancak Sow sol açıkta, Alex ileri uçta, göbekte Emre hariç pres yapmayan bir üçlü, bu sistemin gelecekteki aktörleri ve işleyişi açısından da müjde vermiyor pek. Bir kere şu kanatlarda ters ayaklı adam oynatma muhabbeti bitmeli artık. Elimizdeki adam Robben değil Dia. Top tekniği kısıtlı, pas ve şut becerisi az olan bir adam. Çok süratli sadece ve bu sayede kolay adam geçiyor. Eğer skor 2-1 iken 2.yarıda sağ kanada alınsaydı, en azından şundan eminim; Hakan Balta ceza sahasında olmayacaktı o an, kontra yemeyelim diye Dia'yı kollayacaktı muhtemelen. Neyse bunlar benim görüşlerim, Galatasaray iyi takım, çok da iyi oynadılar, ancak 2-0'dan sonra normal olarak tempon düşmüşken bu kadar geri yaslanan takımına yaptığın müdahaleler o takımı daha da geri çekti ve Galatasaray'ın ekmeğine yağ sürdü.
Sıkıntı verici başka bir detay ise hocamın basın toplantısı. Eskişehir maçından sonra kafamızdaki ile gördüklerimiz arasında çok fark var özür dilerim demişti, fark hala var basın toplantısında söylenenler kafadaki düşünceler ile sahadaki gerçeğin arasındaki farkın kapanmadığının açık ispatı. Uzun vadede hocanın dersler çıkaracağını düşünsem de playoff için oldukça karamsarım.
Bu sezondan beklentim, Seyrantepe'de kaybetmeyip Kadıköy'de kazanmak ve şu şike muhabbetlerinden sonraki ilk maç olduğu için 2 hafta sonra Trabzon'da evlat acısı gibi bir galibiyet almak. Bu sonuçlar beni bu sezon için yeterince tatmin edecektir.