Salı, Eylül 2

Galatasaray 2008-2009 #

Bir hafta içinde ikinci bir Galatasaray yazısı yazacağım aklıma gelmezdi ama basını gördükçe rakip takım taraftarı olsam bile delirmemek elde değil.
***
Galatasaray'daki transfer harekatı geçen sene başlamıştı. Lincoln, Linderoth, Nonda, Barış, Serkan, Servet... Bu sene biraz daha şöhretli isimlerle devam etti, Kewell, Meira, Baros... Inamotolar'dan nerelere, camiadaki coşkuyu padişah ikinci Fatih Terim Han dönemi ve koca Canaydın dönemindeki boşa sallanmış yabancı transferleri nedeniyle anlıyorum. Hagi'den beri taraftarda yıldız oyuncu açlığı vardı belki de, sahada kendisini paralayan Mehmet Topal dururken halen Lincoln'e tezahurat yapılması -sanırım taraftar bile bıktı ondan artık, Denizli maçında tribüne çağırmamışlar- bunun tezahürü olabilir.
***
Beni bu yazıyı yazmaya iten neden basındaki Galatasaray bitti, şampiyonluk gitti, bu hocayla yürümez temalı haberler. Aynı basın geçen sene yerli ağırlıklı kadrosuyla şampiyon olmuş Galatasaray için -eklememe gerek yok bence, bu sene nasıl oynar Beşiktaş ve Trabzonspor bilmiyorum ama ligdeki şampiyonluk şansı iki takım arasında %50-%50 paylaşılmış durumda- methiyeler düzüyordu. Hocasız dendi, Bundesliga'nın kalburüstü takımlarından birinin hocası getirildi, üstelik de genç. Geçen sene Kalli'de yaşanılan problemleri yaşamak söz konusu değil. Biliyorum biraz yüzeysel bir yaklaşım oldu ama Kalli de zırt pırt hastalanıyordu kardeşim yalan mı? Yabancısı yok dendi, Bouzid, Carrusca gibi enkazlar gönderildi yerine gerçekten de adam gibi yabancılar alındı. Peki kötü giden ne, ne oldu da o basın şimdi bunları yazıyor. Fenerbahçe üzerinden prim yapmak modadır biliyoruz, başarısı da başarısızlığı da abartılır. Geçen sene Sevilla'yı elediğimizde öyle başlıklar atıldı ki, final oynasak ne yazacaklar diye merak etmiştim. Keza şampiyon olamama başarısızlığı(!) da çok abartıldı ki başkan da buna uymuş, yürüye yürüye ... demişti. Galatasaray'da gerçekten olumsuz olan durumlarla, abartılan durumları ve olumlu durumları yazalım.
***
1) Lincoln... Şu Galatasaray takımında sağlam bir orta 4'lü oluşturup önüne de bu adamı itemiyorsak vah ki ne vah. Yıllık 3 milyon euro civarında alıyor, Almanya'da halen piyasası var, 4-5 milyon gibi bir paraya elden çıkartıldığında bir anda 7-8 milyon euro karınız olacak. Ha yok kalacaksa, onu kazanmak için her maç ilk 11'de oynatmak ve sağlam bir orta alanla desteklemek elzem.
***
2) Kewell ve Arda konusu da karışık. İkisi de solda daha verimli. Arda'nın sağ kanatta verimsiz kalacağını pek düşünmezdim, ama hadi ben bunu düşünemedim, yönetim de mi düşünemedi de Arda'nın en iyi olduğu yere yedek kulübesinde oturmayacak bir transfer yapıyor? Skibbe'nin orta alan kurgusunu oluştururken en çok zorlanacağı kısım bu bence.
***
3) Forvetler... Fenerbahçe'de de aynı durum söz konusu. Hatta Beşiktaş'ta bile bu, sorun. Dolayısıyla ligin en pahalı forvetlerinden biri sağ kanada geçti. Elinde iki tane iyi forvet var Aragones'in ve haklı olarak Alex ile birlikte kullanmak istiyor. Ümit Karan, Nonda, Baros... Fatih Terim dönemini yaşamış, görmüş hiçbir Galatasaraylı tek forvet ile oynasın takımım diye düşünmez bence. Saldırgan oyunu ister ki özellikle Ali Sami Yen'de Galatasaray bu işi iyi yapıyor senelerdir, baskılı coşkulu bir oyun oynuyor. Tek forvet ve şimdilik bu kadar yavaş karşı alana yerleşen bir ortasaha ile bu ne kadar mümkün, mümkün değil bence. Ama yine de tekforvetli sistem, blog adından da anlaşılacağı üzere futbol denen oyunda en sevdiğim sistemdir. Lincoln olmasaydı, ileride Nonda veya Ümit, arkalarında destekleyici, geçen sene sağa sola kaçıp bu işi çok iyi yapan Ümit'in o rolüne bu sefer Baros'un soyunması bana makul geliyor.
***
4)Matem havası... Evet kaybedilmiş bir şampiyonlar ligi ve önemli bir gelir var. Ama hala ortada hedefleri olan, transfer sezonunu iyi geçirmiş bir takım da var. Kayseri deplasmanında bırakılmış 2 puan biraz göze batıyor. Çünkü Kayseri de iyi değildi bence. Ama son 3 sezonda Fenerbahçe o deplasmanda 1 puan alabildi. Kayseri deplasmanı işte, fazla da büyütmemek lazım. Tabi takımın iyi oynar, hocanın dediği gibi korakor mücadele edersin ve 1 puana razı olursun. Tablo öyle değil. Hoca ile ilgili düşüncelerim aşağıda...
***
5)Michael Skibbe... Bizdeki Alman hayranlığı Enver Paşa'dan ibaret değil. Aceto dün şahane bir yazı yazdı bununla ilgili. Bunu okumak lazım bence. Galatasaray'ın başına geldi, tartışılacak bir seçim. Çok mu ön yargılıyım bilmiyorum ama Steaua maçındaki tercihleriyle benden sınıfta kaldı. Hadi Emre Aşık kampın yıldızı ve Meira o yüzden önlibero, Emre Güngör'den sağbek olmazdı. Ayrıca kazanmak zorunda olduğu bir maça bu kadar çok defansif özellikli oyuncu ile çıkıp nasıl gol atacağını hesaplayamaması da yine bir eksisi. Buna karşılık sistemini mantıklı buluyorum. Kanat oyuncuları seçimi ve Lincoln meselesi en büyük handikapları hocanın. Denediği 4-4-1-1'de belki tek forveti Nonda-Ümit'ten, arkasındaki oyuncuyu ise Lincoln-Baros ikilisinden seçebilir. Orta ikili de son derece mantıklı, Mehmet Topal bu ligin tartışmasız en iyi önliberosu. Ayhan da oyunu iki yönlü oynayabilen bir oyuncu ama Ayhan'ın şimdilik gösterdiği performans yeterli değil. İyi bir Ayhan'ın neler yapabileceğini Galatasaray'ın şampiyon olduğu iki yılın son haftalarında net gördük. Hücum da hücum diyenleri, illa çift forvet diyenleri ise anlamıyorum pek. Şimdi pozisyon bulmakta zorlanan Fenerbahçe sırf çift forvet oynuyor diye hücumcu mu? Manchester 4-6-0 oynuyor resmen, defansif mi? Sistemler, taktikler tek mi çift mi muhabbetleri rafa kalktı. Sahada kaleci hariç herkes her işi yapıyor, nasıl ki özel şirketler çoğu zaman sizin görev tanımınızın dışında işleri de gördürmek ister size, günümüz futbolu da öyle.
***
6) Ve yönetim... Kim ne derse desin iyi iş çıkardılar. Özellikle Meira ve De Sanctis transferleri şahane bence. Ama çok yabancı transferi, isim yapmış olanlara yönelme, bu kadar yabancı transfer ederken Aydın gibi gençlerin takıma nasıl gireceği sorusunun önümüzde durması Galatasaray'ın geleceği açısından endişe verici. Adnan Sezgin "bizde transfer bitmez" diyor ama bu zihniyetle Galatasaray, kendisini Galatasaray yapan geleneklerinden kopuyor bence. Yokuş aşağı bir gidiş var. Fazla transfer, ben yaptım diyen yöneticilerle bir yere gelinseydi Fenerbahçe zaten gelirdi. Galatasaray yönetimi başarılı transferlerine rağmen bu söylemleriyle 90'ların Fenerbahçesi olma yolunda uygun adım ilerliyor.

Hiç yorum yok: