Pazar, Eylül 14

Hacettepe 2-1 Fenerbahçe

Fenerbahçe yenilmiş, bunun üzerine söylenecek söz yok mu, elbette var. İlkin şunu söyliyeyim, takım kötü gittiği zaman "ya ben pek takip edemiyorum bu sene hacı" ya da "türkiye ligi rezalet, ben premier lig izliyorum" diyenlerden değilim. Deliriyorum, elimde değil. Kadro yetersiz mi tartışılır, bize her sene yıldızlar topluluğu denir gerçi, bilemiyorum. Fenerbahçe'nin geçen seneye göre daha iyi bir forveti var. Kaleci Serdar, Volkan olmadığı zaman sorumluluk alan ve başarılı da olan bir isimdi, bakalım Volkan Babacan nasıl olacak. Aurelio büyük kayıptı, Josico ne kadar onun yerini doldurur bunu da göreceğiz.
***
Ortadaki Fenerbahçe'nin kadrosu bu yıl çok kötü illüzyonundan bahsediyorum. Kötü mötü değil bence. Bugün ki takıma bakalım, sürdirek oynayabilecek Vederson sakat, Deivid sakat, Edu ve Semih sakat, Emre'nin morali bozukmuş, Lugano da hava muhalefetinden dolayı gelememiş. İlk 11'de oynaması beklenen 6 oyuncudan bahsediyorum, üstelik ikisi stoper. Yasin ve Can bir arada düşünüldüğünde yeteri kadar korkutucuydu zaten bu maç. Şimdiden takımı asmak kesmek çok yanlış. Hacettepe'nin bugün gol atacağı falan yoktu Fenerbahçe'ye. Can attı iki golü de. Yani %100 bireysel hatadan yenen iki gol, başka da birşey değil. Zico döneminde çok mu iyiydi Fenerbahçe deplasmanlarda, hayır. Ama tabii ki başlangıçta kaybedilen 6 puan can sıkıcı.
***
Bireysel olarak söylemek istediklerim var, yazmazsam rahat uyuyamam. Volkan'dan başlayayım. Bütün bir sezona böyle el bombası bir adamla devam etmek intihar olur. Abuk subuk hareketleriyle takımı her an yalnız bırakmaya hiç hakkı yok, üstelik böyle şımaracak kadar iyi bir kaleci de değil. Çok iyi günü de olabilir, çok kötü günü de. Standardı yok. Roberto Carlos performans olarak cidden berbat bir dönem geçiriyor. Kısa düşen pasları, ofsaytı bozması, ve artık ağır kalışıyla eskisi gibi güven vermediğini söyleyebiliriz. Ve bir zamanlar Fenerbahçe'nin frikikleri penaltı gibiydi, artık o yok. Hiçbir tehdit oluştumuyor. Ne kornerler ne de frikikler. Hafta içinde Alaattin Metin bir yazı yazdı Gökhan ile ilgili. Sakatmış, sakatlığını söylememiş o yüzden performansı düşükmüş. Yalnız yazıdaki üslup beni çok rahatsız etti. Herkes Gökhan'ı eleştiriyor ama, çocuk sakatmış ne yapalım gibi bir üslup. Yahu sakatsa tedavi olsun. Böyle cehalet olur mu? Böyle bile bile lades olur mu? Ama akıl hocaları Alaattin Metin gibiyse, anlayışla karşılıyorum. Can ve Yasin belli ki bir arada oynayamazlar. Biraz Edu ile biraz Lugano ile ara ara ısındırarak oynatmak lazım. Can'a ne söylenir bilmiyorum. O kadar acemice iki gol yedirdi ki, sıradan bir adam da öyle hata yapardı işte, fazlasını değil. Penaltı pozisyonunda da onun hatası var.
***
Orta sahada Uğur'un cidden ne yaptığı meçhul. Kimse anlamıyor ne yapmak istediğini. Bomboş pozisyonda şahane bir orta kesti kabul, ama onu da yapsın artık. Golü attıktan sonra Fenerbahçe, Hacettepe'yi üzerine çekti, takımı kontratağa çıkarabilecek iki oyuncu var -Kazım ve Uğur- ikisi de el freni. Maldonado ve Josico gömülüyor. Josico'nun maç eksiğinin olduğu gün gibi belli. O da fazla geriye dönük oynuyor Maldonado gibi, yalnız hakikaten hayalet gibiymiş, pozitif katkısı yoktu oyuna. Ama yine de çok erken diyorum bu oyuncu için. Maldonado ileriye, geriye oynadğından daha isabetli oynuyor. Bir iki top kaybı haricinde derli topluydu, daha önce de yazdığım gibi ona gelene kadar kimler var bu takımda eleştirilecek. Eğer Guiza böyle kullanılacaksa ona da yazık, Fenerbahçe'ye de. 50 metrelik bir top atıyorlar, kaderiyle başbaşa bırakıyorlar. Ona rağmen oynadığı topu olumlu buluyorum, göğüs stopu olsun, pasör özelliği olsun, takımda beğendiğim isimlerden biri.
***
Fazla karamsarlığa lüzum yok bence. O iki bireysel hata olmasaydı Hacettepe'nin gol mol atacağı yoktu, ha Fenerbahçe iyi miydi, asla. Ama bu takım geçen sene de deplasmanlarda zorlanıyordu, hem bu kadar eksikle çok da anormal bulmuyorum. Porto maçı çok farklı olacaktır diye düşünüyorum, geçen yıl Rize beraberliği üzerine Inter maçıyla hayata dönmüştük, benzeri olabilir.
***
Aragones için birşey söyliyeyim. Kimseye haksızlık etmek istemem ama Önder Turacı bana göre bu takımdaki en yeteneksiz birkaç oyuncudan biri. İyi niyetine, çalışmasına lafım yok. Ama Önder'i alırken maksat Gökhan'ı dinlendirmekse, battı balık yan gider, Samandıra'da bıraksalardı çocuğu. Yoksa Önder oyunu mu değiştirecek, kimden daha iyi oynayacak da maçı çevirecek? Önder ısrarı var bu adamın ve bu beni ilerleyen günler için endişelendiriyor. Geçen yıl ki Gökhan'ı izledikten sonra Önder Turacı yavan kalıyor, kimse kusra bakmasın.
***
Bir sözüm de disiplin disiplin diyenlere, disiplinsizdi diye Zico'yu gönderip disiplinli Aragones'i getirenlere. Volkan hakeme itiraz ediyor, gereksiz bir ikinci sarı görüyor, Burak daha dün bir bugün iki, ilk kartında yan hakeme el kol sallıyor, Uğur Boral oyundan alınıyor taraftara el kol yapıyor, R.Carlos hakemle her an kırmızı görebileceği bir dialoga giriyor. Kazım da yanılmıyorsam oyundan alındığı bir maçta, formasını yere atmıştı. Hakikaten de disiplin gelmiş takıma...

Hiç yorum yok: