Türkler tarih boyunca zayıfı ve mazlumu korumayı benimsemiş, onlardan yana tavır almayı bir zorunluluk hissetmiştir. Bunun basit örnekleri mevcuttur. AKP'nin iktidara gelişi esnasında takındığı tavır veya Orta Asya zamanlarındaki savaşlarda desteklenen devletler. En azından yazılı tarihte öğretilen budur. Zayıfı koru, mazlumun yanında ol.
Futbolcular ikiye ayrılır. Topa iyi vuranlar, topa vuramayanlar. Mahalle arasında oynanan maçlardan itibaren topa iyi vuran çocuk iyi sınıfına girer, diğerleri "kazma" olarak adlandırılır. İyi oynayanlar abilerle oynamay hak kazanır. Güçlü takımda onlar olur. Kazmalar zayıftır. Kazmaların kazanması izleyenlerin en çok istediği şeydir.Kazmaların , topla her istediğini yapabilen çocukları sadece mücadele gücüyle direnerek altedebildiğini görmek herkesin isteğidir.
Lincoln teknik kapasitesi üst düzeyde bir oyuncudur. Brezilyalı olması zaten onu direk o konuma sürüklüyor. Topla yapamayacağı şey yok. İsterse ve gününde olursa tek başına bir takımı yenebilir.Kayserispor ise gol yollarında sıkıntılı, gol atmaya mecali olmayan ama çok iyi mücadele eden, defansı sağlam tutan kora-kor oynayan bir takım. Lincoln ve herhangi bir Kayserisporlu karşı karşıya geldiğinde Lincoln güçlü sınıfına girer, karşısındaki zayıf.
Lincoln maça çok iyi başlar. Milimlik paslar atar, "no look" yapar yine. Rakibi zor duruma düşürürür. Zora düşen mazlumdur. Mazlumlar hafif kurnazlık yapar. Güçlüyü yenmek için elinden gelen şeylerden biri yasalar doğrultusunda yaptığı ufak tilkiliklerdir. Şark kurnazlığı lafı bu tiplere denmiştir. Batı'nın güçlü, Doğu'nun zayıf olduğu dönemlerde, Batı'ya diş göstermekte zorlananlar bu tip oyunlara başvurmuştur..
Kayserisporlu futbolcu bu oyunlardan birine başvurur. Topu oyuna hızlı sokacaktır. Ama sonuçta o bir kazmadır. Önündeki arkadaşına pas vermekten acizdir. Üstelik oyunu bozan, onu zor durumda bırakan Lincoln'dür. Bir Emre Aşık, bir Barış Özbek olsa iş değişirdi. Top ayağındayken, kontrol ondayken yaptıkları yetmiyormuş gibi, bir de diğer oyunları bozar Lincoln. Güç gösterisinin ağababasıdır. Ben güçlüyüm diye bağırmaktır tabir-i caizse.
Her Türk gibi Selçuk Dereli de buna kayıtsız kalamazdı. İki metreye pas atamayan bir futbolcuyu korumak hak dağıtan bir adamın asıl ve asil görevidir. Güçlünün yaptıklarını bozacak gücü varsa , Türkler çekinmez oyunu bozar. Güçlüyü yollar, mazlumun yanında olur.
Bu yazıyı yazmama sebep Hacettepe maçında Lincoln'ün top sektirdikten sonra çıkan tantananın aklıma gelmesidir. Top sektiren bir topçuyu yerden yere vurmak normalse, onun için ayağını eline vermek gerekir deniyorsa, cumartesi günü sarı kart çıkması da doğaldır. Bü ülkenin normali budur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder