Cuma, Şubat 6

Uluslararası Arenadaki 10 Önemli Golümüz


Şubat ayı demek Avrupa Kupaları'na geri dönüş demek. Uzun süre bu aylarda Avrupa Kupası maçı yapmayan takımlarımızla büyüdük. Bu ay hem Galatasaray'ın Bordeux maçları, martta da kritik İspanya maçlarımız var. Fırsat bu fırsat biraz nostalji yapalım. Uluslararası maçlarımızdaki en önemli 10 gol. Tamamen bana göredir, kimse alınmasın. Eklemelere, yorumlara açığız.


10-)1 Kasım 1994 Aston Villa-Trabzonspor Maçı(Orhan Kaynak): Maçın kendisi zaten bir efsanedir. Birmingham'da rövanş maçı. İlk maç Avni Aker'de 1-0 bitmişti. Golü Kaynak kardeşlerin küçüğü Orhan Kaynak atmıştı. İngiltere'ye bu avantajla gidildi. O yıllarda Kupa Galipleri Kupası'nın fatihi olan Trabzonspor, Şenol Güneş yönetiminde bu kez UEFA Kupası macerası yaşıyor. İlk turda kanser eden Dinamo Bükreş maçlarından sonra bu sefer kalpten götürüyor bordo-mavililier. Hem onlar hem bizim çocuklar. Avrupa'da Türk takımlarını tuttuğumuz dönemin sonları olduğu için bizim çocuklara destek memleket topraklarında yüksek. Fakat karşı tarafta Atkinson Villa var. Hocaları Atkinson, golcüleri Atkinson. Deli gibi saldırıyorlar. Maçın yıldızı Trabzonspor tarihinin en fiyasko kalecilerinen Victor. Bir tur sonra Lazio maçlarında gösteriyor gerçek yüzünü, ama o gece onun gecesi. Müthiş direnen Viktor penaltı kurtarıyor, dönen topu bir daha kurtarıyor, ama üçüncüde golü kalesinde görüyor. O skor maçı uzatmala götürecekken saheneye yine Orhan çıkıyor. Soldan Abdullah Ercan'ın kullandığı korner bir karambol oluşturdu. Topu önünde bulan Orhan sağ ayağıyla resmen 90'a takıyordu topu. Golden sonra kolbastı yerine altta kalanın canı çıksın oynayan futbolcular konsantreyi bozunca son dakikada bir gol daha yiyordu. Ama 2-1'lik yenilgi geçerli bir sonuçtu. İngilizlerden her kornerde gol yiyen memleketin çocukları, 2 yan topla 2 gol atıp turu geçiyordu. Uefa Kupası'nda 3. tur hayali bu golle gerçeğe dönüşüyordu.


9-) 9 Kasım 1998 Galatasaray-Xamax Maçı (Tanju Çolak): Bu maçı yaşayan kuşağın hayat felsefesi değişmiştir. Yaşamayan kuşak bu maçı dinleyerek büyümüştür. Her türlü efsaneye açıktır. İlk maçtan sonra hayata küsen Galatasaraylılar, ikinci maçtan sonra hayatına yeni bir efsane kattı. "14 sene" destanından hemen sonra yeni bir destan yazıldı.
Aslında çok zor bir maçtı. Avantajlı skoru yakalamak için erken gol bulmak şarttı. Oysa bu gerçekleşmedi. En az 4 gol atılması gereken bir maçın ilk 45 dakikası 1-0 sona eriyordu. O gün Galatasaray'ın kazanacağı ve hatta Xamax'ın gol atamayacağı kesindi. Ama acaba goller gelecek miydi? Umutların kırılmasıyla başlanan ikinci yarı golle açıldı. Goller geliyordu ama geç geliyoru. 3-0 77.dakikada yakalandı. Gol bulmak için 13 dakikası vardı Galatasaray'ın. Ceza sahası golcü Tanju Çolak dışardan aldığı topla "kendi sahasına" girdi, eli gibi kullandığı sağ ayağının içiyle öyle bir vuruş yaptı ki, Türk futbolu zincirlerini o anda kırdı. O golü bir de Tanju'nun ağzından dinlemek lazım. Üstünden yıllar geçmesine rağmen hala yaşıyor o golü. Zaten o gün Türkiye'de olanlar o günü hala yaşıyor.
Bu gol zincirleri kırdığı gibi Türk futbol tarihinin ilk önemli başarısına ilk adımı attırmıştır. O başarının en büyük adımı ise "7.sıra" da.

8-) 4 Mart 2008 Sevilla-Fenerbahçe Maçı (Deivid de Souza): Fenerbahçe, Avrupa Kupaları'ndaki makus talihini yendi o gece. 7 sene sonra bir Türk takımı çeyrek finale yükseldi Şampiyonlar Ligi'nde. Oysa çok iyi başlamadı Fenerbahçe. İlk yarı 3-1 bitmişti. İkinci yarı farkın daha fazla açılacağı tahmin ediliyordu. Fakat golü bulan Fenerbahçe oldu. Maçın bitmesine 10 dakika kala sahneye Deivid çıktı. İlk geldiğinde yerden yere vurulan, arkasında sadece Zico, Alex ve Peralta'nın durduğu sambacı golünü attı. Maç önce uzatmaya sonra penaltılara sonra Londra'ya kadar gitti. Bu gol sayesinde Deivid Chelsea'ye füze çaktı, Volkan kahraman oldu. Zico efsane oldu, Sevilla yalan oldu.

7-)15 Mart 1989 Galatasaray-AS Monaco Maçı (Cevat Prekazi): Bu gol nasıl anlatılacak ben de bilmiyorum. Mustafa Denizli bile anlatmakta zorlanmıştı Unutulmayan Maçlar belegeselinde. Belki denilecek en güzel şey "topun canı var,isterse kaleye girer." cümlesidir. Golü atan ile bu lafı söyleyenenin aynı kişi olması bir tesadüf olamaz.
Gol olağandışıdır. O kadar mucizevidir ki golden önce Tanju Çolak gibi bir adam Monacolu iki futbolcuyu çalımlayıp yerde kalmıştır.
Gol muhteşemdir. 35 metreden kaleye girmiştir. Ama o top sadece kaleye girmemiş, kapıyı da açmıştır. Açılan kapı 2000'i, 2002'yi, 2008'i yaşayan kuşağa bir hediyedir. "Bravo Prekazi!"

6-) 20 Ekim 1993 Manchester United-Galatasaray Maçı( Arif Erdem): Şu anda Avrupa'nın kulüpler düzeyindeki en önemli spor organizasyonu Şampiyonlar Ligi. Yıllar içinde çok gelişti, çok büyüdü. Ama ilk zamanlarında çok daha zorluydu. Sadece ülke şampiyonlarının yer aldığı turnuvanın gruplarına Avrupa'nın 8 futbol ülkesinin şampiyonu iştirak ediyordu. İlk zamanlarda Türk takımlarının orada yer alması çok zordu. Ama o maç ve o gol herşeyi değiştirdi. Türkiye'nin geleceğini değiştirmekle kalmadı, organizasyonun geleceğine yön verdi. Şimdi diyeceksiniz ki 3-3 biten maçın son golünden bahsediyorsun herhalde. Hayır Arif Erdem'in attığı o muhteşem gol hepsinden daha önemli. Çünkü o gol yukarıda saydıklarıma ilaveten Arif Erdem'in 10 küsür sene Galatasaray'da kalmasına vesile olmuş, Ümit Aktan'ı da efsane yapmıştır. Golü anlatmaya gerek var mı? Yoksa sadece haşırt demek kafi mi?

5-)17 Kasım 2007 Norveç-Türkiye Maçı (Nihat Kahveci): Avrupa Şampiyonası Finalleri'nin yolu İskandinav ülkelerinden geçer. (Bkz. Gol 3) Mutlak kazanmamız gereken bir maça çıkıyoruz. 11.dakikada gol yiyoruz. Sonra ekran kararıyor. 7 ay sonra arkadaşlarla oturmuş mekanda Almanya ile oynanan yarı final maçını izliyoruz. Ne oldu peki o arada? Olan şu, Nihat Kahveci sazı eline alıyor bir takımı uyandırıyor. Oslo'nun soğuğundan 3 puan alıyoruz. Arkasından bir yarı final geliyor. O gol olmasa Euro 2008'de hangi takımı tutarız diye kara kara düşünecektik.

4-) 3 Kasım 1999 Galatasaray- AC Milan Maçı(Ümit Davala): Maçın bitmesine 5 dakika var. Sami Yen'de rahatsız edici bir sessizlik olmasını rahatsız edici davul sesleri engelliyor. Galatasaray 2-1 mağlup. Bu skor İtalyan devini bir üst tura çıkaracak, Galatasaray evine dönecek. Hakan Şükür kafayı çakıyor Ergün Penbe'nin ortasına. Galatasaray yine de elenir bu skorla.Milan UEFA'ya devam edecek. Etse peki kupayı alır mıydı? Alamazdı o kadroyla. O zaman o sahadan biri Uefa'ya gidecekse kupayı kazanmalıydı.İspanyol Lopez Nieto İtalyan mafyasını hiç düşünmedi, 90.dakikada beyaz noktayı gösterdi.Galatasaray forması altında ilk defa penaltı kullanan Ümit Davala rezil bir penaltıyla kaleciyi ters köşeye yatırıyor. Yendik mi lan? Yenmek ne kelime şampiyon olduk haberimiz yok. Listedeki son kulüp takımı maçı.

3-)15 Kasım 1995 İsveç-Türkiye Maçı (Patrik Andersson): Bu listede bir stoperin ne işi var? Oluyor işte. Peki o stoper rakip takım oyuncusu olabilir mi? Futbolda bu da var. 5.torbadan İngiltere'ye gitmek için önümüzdeki tek engel İsveç maçı. Deplasmandayız. 1-0 öne geçiyorlar. Kral Hakan Şükür 1-1 yapıyor ama sadece 1 dakika sonra bir kez daha öne geçiyorlar. 78.dakikada Türkler karambol oldu mu affetmez doğru çıkıyor. Patrik Andersson kendi kalesine yolluyor topu. Bizi de İngiltere'ye. Andersson gibsini Ada'da bulamayınca eve golsüz ve puansız dönüyoruz. Ama yıllar sonra Türk halkının yaşadığı heyecan sadece 96 yazına değil, önündeki 10 seneye damgasını vuruyor.

2-)15 Haziran 2008 Türkiye- Çek Cum. Maçı (Nihat Kahveci): Bu listenin en taze golü. Nihat bu listedeki ikinci golünü atıyor. Tarihin en unutulmaz maçlarından biri. Uzun uzun anlatmaya gerek yok. Ne maçı, ne golü. Gelsin Cech anlatısın bu maçı.

1-)22 Haziran 2002 Türkiye- Senegal Maçı(İlhan Mansız): Sağ taraftan bir orta, İlhan Mansız tek vuruş. Top ağlarda. Altın gol diye boşuna denmemiş. Türkiye yarı finalde. Dünya Kupası'nda hem de. Zaten Türk Milli takımı ya katılmaz finallere ya da yarı final oynar. Anlatılmaz yaşanır derler ya, o gol olduğunda herkes nerede olduğunu, ne yaşadığını iyi hatırlar. Bu millet bir daha böyle sevinemez. Dünya Kupası kazansa bile o gün o anda çıkan ses bir daha çıkmaz. Çinliler aynı anda zıplayabilir mi? Onu bilmiyoruz ama o gün bütün Türkler aynı anda zıpladı. Bu toplumla ilgili araştırma yapacaklara tavsiye. 2002 haziranını ıskalamayın.



3 yorum:

altan yerdenayaga dedi ki...

valla güzel olmuş :)bravo

Şen Şef dedi ki...

Tüylerim dikelmekten uzadı vallaha okurken. Hami'nin Lyon'da 25 derece açıyla çaktığı frikigi Orhan'ın golü yerine koyardım sanırım, bir de Hakan Şükür'ün Hollanda-Almanya ve Belçika kafaları unutulmaz ve önemlidir. Ama liste zor

Adsız dedi ki...

Orhanın golünü unutulurmu o maçta Trabzon resmen çanakkale geçilmezi oynamıştı ve Orhan mükemmel yolladı tam doksana gitti top.Orhanın çok iyi olduğu zamanlar o maçta dediğiniz gibi victor neleri çıkardı.Orhan Adanasporda yetişmiş müthiş bir golcüydü ama kaybolup gitti.Bence yine efsane olacak gollerden biri olabilirdi şifonun beşiktaşın hayatımda gördüğüm ilk eflatun mor parlak ama güzel bir formayla ajaxa deplasmanda attığı gol ki machester g.s maçıyla aynı gündü.Hakan Şükür'ün bologna maçında ki havada üç dört dakika kalarak attığı enfes kafa golüde unutulmaz.sonra uğur tütünekerin ali samiyende frankfurta maçın daha 5.dakikasında attığı gol ve aşağı düşen davulu hiç unutamam..