Cuma, Nisan 24

2 Deplasman Arası 1 Final


Kupa Finali hakkında ilerleyen zamanlarda daha çok konuşuruz. Şimdi biraz nostalji yapalım. 2 deplasman arası oyanan finali hatırlatalım. Efsane sezon diyerek defalarca andığımız 2000-01'e bir yolculuk yapalım.

Bu sene kupa finali 13 Mayıs'ta oynanacak. Yeri belli değil ama İzmir ve Kayseri arasında gidip geliyor ağır abiler. Beşiktaş'ın fikstürü çok enteresan bu açıdan. 10 Mayıs'ta Ankaraspor ile 17 Mayıs'ta Ankaragücü ile oynayacak Beşiktaş. İki maç da Ankara'da. Yani takım İnönü'den bir çıkacak pir çıkacak ve sezonun düğümünü dışarda oynayacağı 3 maçla çözecek.

Bu durumun benzeri 2000-2001'de de yaşanmıştı. O zaman bu duruma düşen takım Fenerbahçe'ydi. Beşiktaş'ın bu senenin finalindeki rakibi. Ve asıl ilginç tesadüf o Fenerbahçe ile bu Beşiktaş'ın başındaki kişi aynı: Mustafa Denizli.

Bazı futbol ulemaları bu sezona "en zevkli sezon" desin bizim için 2001 baharı bambaşkaydı. Galatasaray şampiyonluğu kaybetmişti belki ama o sene yaşadıklarımız herşeye değerdi. Özele kaymasın. O sezon ligde 3 takım çekişiyordu. Fenerbahçe, Galatasaray ve Anadolu İhtilali'ni yapmaya bu sezonki Sivasspor'dan daha çok yaklaşan Gaziantepspor. Ligde ve kupada devam eden ise Fenerbahçe takımıydı. Bu sezon mayıs ayında Beşiktaş'ın başına gelecek olan durumu Fenerbahçe nisan ayında yaşamıştı.

Nisan ayının ilk gününde Kadıköy'de Adanaspor'u 4-0 yenen Fenerbahçe bahara umutlu başladı. Golleri yarı yarıya paylaşarak Ali Güneş ve Milan Rapajç attı. Aynı hafta Galatasaray derbide Beşiktaş'ı Jardel ve Serkan ile geçerek Real Madrid maçına hazırlanmaya başladı. Fenerbahçe ligde lider, Galatasaray 6 puanla ve bir maç eksiğiyle arkasından geliyordu. Gaziantepspor da sarı-kırmızılı takımla aynı puandaydı. Nisan ayı böyle başlamıştı.

O maçtan sonra Fenerbahçe'nin zorlu fikstürü başladı. Mustafa Denizli zorlu virajın öncesinde, " İstanbul'a 6 puan ve 1 kupayla döneceğiz." dedi. İlk maç Denizlispor maçıydı. 5 sene sonra aynı stadyumda şampiyonluğu kaybedeceğini bilmeyen Fenerbahçe umutlu gitti Denizli'ye. 7 Nisan'da oynanan maça Denizlispor; Süleyman Küçük, Ali Tandoğan, Hakan Çimen, Abdel El Saka, Mohammed Youssef, Tolunay Kafkas, Ahmed Hassan, Levent Kartop, Timuçin Beyazıt, Coşkun Birdal ve Malili Colibali 11'iyle çıktı. Bu kadroyu Fenerbahçe'nin karşısına çıkaran isim Yılmaz Vural'dı.
Fenerbahçe Oğuz,Ali Güneş, Mustafa Doğan, Zoran Mirkoviç, Celil Sağır, Haim Revivo, Milan Rapajç, Mert Meriç, Samuel Johnson, Nikola Lazetiç ve Serhat Akın'lı kadroyla çıktı. Maçın başında Johnson ile öne geçen sarı-lacivertliler önce A.Hassan'a sonra da Coulibali'ye engel olamadı ve 2-1 mağlup ayrıldı sahadan. Maçtan sonra Vural "bu takımı bana verin 3 sene üst üste şampiyon yaparım." dedi. Yılmaz Hoca'ya hala büyük takım verilmedi. Mustafa Hoca 8 sene sonra yeni bir takımla yeni macerasında. Fenerbahçe için bu kayıbın tesellisi Yozgat'tan gelen haber oldu. Real'i 2-0 geriden gelip 3-2 mağlup eden Galatasaray, Yozgat karşısında zor anlar yaşadı. Figo'ya, Raul'a dur diyen takım Ayew ve Preko karşısında döküldü. Şampiyonluğun diğer adayı Gaziantepspor, Ç.Rizespor'a 2-1 mağlup olunca puanlar aynı kalmıştı. Fenerbahçe'nin kaybettiği bir şey yoktu yani. Kazandığı ise şampiyonluk yolunda yeni bir rakipti. Erzurumspor'u mağlup eden Beşiktaş liderin 9 puan gerisinden gelip son kozlarını oynayacaktı.

11 Nisan'a geliyoruz. Muhteşem bir gün. Sadece ben yaşadıklarımı anlatsam bu yazının iki katı kadar yazı çıkar. Gün önce Saraçoğlu'nda başladı. Galatasaray erteleme maçında İstanbulspor ile karşılaştı. Bugün hala konuşulan maçın ilk 15 dakikasının sonunda skor 2-2 olmuştu. Önce Sertan attı, Arif cevap verdi. Sonra Alban Bushi attı Serkan cevap verdi. Arif'in Hat-trick yaptığı maçta kazanan 5-3'lük skorla Galatasaray oldu. Tribünlere giriş çıkışlar, yaşananlar ayrı bir yazı konusu. Ama biz asıl konuya geri dönelim. Fenerbahçe aynı saatlerde Kayseri'de şimdi olmayan Atatürk Stadı'nda yıllardır süren (şimdi hala süren) kupa hasretini dindirmek için son hazırlıklarını yapıyordu. Kayseri'deki maçta Fenerbahçe'nin rakibi Samet Aybaba'nın Gençlerbirliği takımıydı. Denizlispor maçında olmayan Baliç, Andersson ve Rüştü bu maçta sahadaydı. Denizli deplasmanında golünü atan o senenin yıldızı Sameul Johnson yine golünü attı. Maç onun golüyle başladı ve yine ardından rakipten 2 gol geldi. Önce Mbayo, sonra da Rüştü'nün korkulu rüyası Ümit Karan attı. Normal sürede son sözü Andersson söyledi. O sezon sakatlığı nedeniyle takımdan uzak kalan ama Serhat'ın oynamasına vesile olan İsveçli skora dengeyi getirip maçı uzattı. Uzatmalarda gol olmayınca kupa galibini penaltılar belirledi. Alkaralar Andre Kona, Tolga Doğantez, İsmail Güldüren ve Thomaz Zbedel'in sayılarıyla kupaya uzandı. Maçın yıldızı ise 90 dakika içinde coşan, penaltılarda ise nirvanaya ulaşan kaleci Patrick Nijs oldu.

Kupayı Kayseri'de bırakan Fenerbahçe, ligde de puan farkı 3'e inmiş bir şekilde haftasonu Ankaragücü karşısına çıktı. Ersun Yanal'ın baştan yarattığı Ankaragücü o sezonun ikinci yarısında ters gelecek bir futbol oynuyordu. Ve bu deplasmanda da Mustafa Denizli umduğunu bulamadı. Türk Futbolu'nun kült isimlerinden Cafer Aydın'ın 2 golüne Fenerbahçe sadece kaptan Ogün'le cevap verince puansız ve kupasız İstanbul'a döndü.

Ankaragücü'nün daha sonra Galatasaray'a hazılardığı süpriz, Fenerbahçe'nin bu maçtan 1 hafta sonra oynadığı ve yine mağlup duruma düştüğü maçı, 6 Mayıs 2001'i yazmıyorum. Onların konuyla alakası yok, Mustafa Hoca'nın daha önce yaşadığı şeyi bir kez daha hatırlatmak istedim. 1 haftada 3 deplasman. Güzel seneydi 2001, benzerlerini yaşamak nasip olsun....

2 yorum:

T. Egemen Gul dedi ki...

Harika bir posta olmuş. Tebrik ederim.

- http://daemnia.mybrute.com/

Sinan Yılmaz dedi ki...

Şahaneydi...
Günlük falan mı tutuyorsunuz?
Hepsi tek tek aklımdan geçti de...
Çocuktuk o zamanlar :) Güzeldi evet.