Cumartesi, Nisan 25

Fenerbahçe 89-62 Galatasaray


Maçı anlatmaya gerek yok. Kadro kalitesi zaten maçın öncesinde ibreyi çubukluya yöneltiyordu. Belki bir mucize olur diye düşündük ama olmadı. Maçın görünen yıldızı bence Ömer Onan'dı, onun hakkında sonra bir iki kelime edeceğiz. Ama saygıyı hakeden isim Damir Mrsiç. Ona ayrı bir yazı da bu yazının sonunda. Solomon dönüş maçında bekleneni veremedi denilebilir belki. Ama çok ihtiyacı olmadı Fenerbahçe'nin zaten. Ülkemize gelen skorerlerden kendisini ayıran farkı savunması. Onu yapması yetti zaten. Oğuz Savaş her zamanki gibiydi. Emir ve Gricek bence sönük kaldı ama özellikle Emir'i beğenen çok çıktı.

Galatasaray ise düşüşe devam ediyor. Yabancılardan beklenen verim alınamıyor. İlk 4 sıra kaybedilir mi bilmiyorum, ama 2 ay öncesinde zirve hesapları yapan takımın bu hale gelmesi oldukça şaşırtıcı. İnsan "Murat Özyer kalsaydı ne olurdu?" diye sormaktan kendini alamıyor. Geçen hafta Beşiktaş maçında her atılan girmişti. Bu sefer öyle olmayacağı ve karşıda Fenerbahçe'nin olacağını belirtmiştik. Korktuğumuz başımıza geldi. Geçen hafta tek devrede 63 sayı atan takım bu maç sonunda aynı sayıya ulaşamadı. Galatasaray için tek sevindirici taraf Altay'ın biraz daha katkı yapması. Bakalım ileride nerelerde olacak? Sağlık olsun ve önümüzdeki maçlara bakalım.

Şimdi gelelim Fenerbahçe tribünün küfürlerine. Kesinlikle Fenerbahçe taraftarına bir şey söylemiyorum. Bu derbidir ve küfür olacaktır. Biz de ediyoruz, onlar da. Yani aynıyız. Ama nedense bize takınılan tavır ile onlara yapılanlar aynı olmuyor.

Bu kadar küfür kesinlikle Ayhan Şahenk'te olmazdı. Çünkü 2.periyotun başında salondan çıkartılırdık. Dünkü maçta ilk anons devrenin bitmesine 2 dakika kala geldi. Bizde tribünlere kulak kesilen hakemler bu sefer 10.000 kişiyi duymamayı başardı. Aynı şekilde İpekçi'de, A.Cömert'te, A.Şahenk'te bırakın saha içini, ilk 2 sırayı boşaltanlar saha içinde, benchin arkasından 40 dakika boyunca yapılan tacizlere bir şey demedi.

Ve aslına işin en üzücü tarafı kamuoyuna yansıtılışı. "Fenerbahçe tribünlerinde küfür yok" yargısı nasıl yerleşti bilmiyorum. Yok birbirimizden farkımız evet, ama bunu niye dillendirmiyor kimse. Fenerbahçe taraftarı küfür etmiyor ama Galatasaray taraftarı 19 Mayıs'taki hep vahşi. Nedense böyle gösteriliyor. Bu sayede her geçen gün 19 Mayıs 2007 anlam kazanmaya devam ediyor. İnşallah yine bu şekilde bir başkaldırı yapabilir bizim tribün.

Fenerbahçe tribünlerinin "salon boşaltma tedirginliği" yaşamadan maçı izlemesinin tek nedeni bence yönetim farkıdır. Fenerbahçe yönetimi kılına zarar gelirse dikleniyor. Oysa biz, ilk maçta yaşandığı gibi elimizde bilet olduğu halde kendi salonumuza giremiyoruz. O halde polis çıkarttığı zaman kimse umursamaz. Fenerbahçe taraftarı rahatça küfür edebilmesini sağlayan Aziz Yıldırım'ı ve yönetimi istifaya çağırdı dün. Bu da oldukça ironikti. Herşeyi tam bilmesek de anlatılanlar kadarıyla Fenerbahçe taraftarının haklı olduğunu düşünüyorum. Ama biraz aşırıya kaçınca tepki çekebilirler. Bunu başka zaman tartışırız.

Ve Ömer Onan. Maçın yıldızı ama saygıyı haketmiyor. Çünkü dünkü maçta olan bitene rağmen "Maçın bir diğer güzel yanıda küfür v.b şeylerin bizim sahamızda yaşanmayışıydı." diyebildi. Bravo diyorum sadece. Galibiyet için tebrik ediyorum. Temiz ve hakedilmiş bir maç oldu.

1 yorum:

cumhur dedi ki...

Küfürlü tezahürat konusuna gösterdiğiniz duyarlılığı, Fenerbahçe-Galatasaray arasında oynanan ve Fenerbahçe'nin 3-1 galibiyetiyle sonuçlanan yarı final bayan basketbol serisindeki Galatasaray taraftarının,Abdi İpekçideki küfürlü tezahürattan kat kat fazla küfürlü tezahüratta bulunduğu gerçeğini de eleştirirken görmek isteriz. Ayrıca sizin gibi bu kadar küfürle salon mu boşaltılır diye size yapılan haksızlığa! eleştiri getiren bir sporseverin,deplasmanda en ufacık bir olayda; hani niye boşaltmıyolar,e boşalsın artık gibi yorumlar yapmanız ve bunu bu saygın siteye taşımanız Türk sporu adına bizleri üzmüştür. Madem bizim salonumuz boşaltılıyor Fenerbahçe'ye de aynısı yapılsın demek yerine,eğer haklıysanız kendi hakkınızı savunmanız en doğrusudur. Haksızlıkta eşitlik adalet demek değildir.