Eğer yanılmıyorsam benim hayal meyal hatırladığım Galatasaray'ın ilk siyahi futbolcusu Dominic Iorfa idi ve pek de başarılı olamadan gönderilmişti. O zamanlarda ve devam eden 90'lı yılların ortasında da siyahi futbolcu dendiği zaman ilk akla gelen güçlü bir fizik, boy pos ve dalyan gibi bir bünye idi. Nitekim 90'ların başında Fenerbahçe'ye gelen Uche öyleydi. Daha sonra Norman Mapeza'yı tanıdık sarı-kırmızı forma ile. Çok fanatik olmasa da, Galatasaray'ın güncel olaylarını takip edemeyip hala Tanju, Simovic, Cüneyt diye diye beynimi yiyen dayımın Mapeza için yaptığı yorum enteresandı: "pas yok, şut yok, orta yok, gol yok, koş babam koş..." Belki hiçbiri yoktu ama gol vardı ve o gol Galatasaray'a bir derbi galibiyeti de geitiriyordu. Hatta golden sonra Beşiktaş tribünlerine doğru yaptığı gol sevinci de uzun süre tartışılmıştı.
***
Siyahi futbolcu dediğin iri yarı olur ekolü Ulrich Van Gobbel ile devam etti. 1996 yılındaki kupa finalinde gol atmasına rağmen Aykut onun markajı altında perişan olmuştu, net hatırlıyorum. Dean Sounders ile birlikte o dönemden akılda kalan yabancılardan biriydi. Birinci Fatih Terim döneminden, o 4 yıllık dönemden hatırladığım herhangi bir siyahi futbolcu yok, mutlaka vardır diyorum, herhalde aklıma gelmiyor, hem Kutay daha iyi bilir bu işleri. Benim hatırladığım birinci Terim döneminin tek siyahisi Van Gobbel'di. Luce zamanında ise Gaziantepspor'dan gelen Joao Batista ya da nam-ı diğer Mertol Karatay vardı. Batista hepimizin hatırlayacağı gibi Brezilyalı olmasına rağmen top tekniği son derece zayıf, ikili mücadelelerde kuvvetli ama oyuna pozitif katkısı az olan bir isimdi, tıpkı aynı takımdan Fenerbahçe'ye 1999 yazında gelen Samuel Johnson gibi. Luce zamanında çöp hafızada yer etmiş siyahilerden biri de Galatasaray'ın Jardel karşılığında aldığı oyunculardan biri olan Belçikalı forvet Mbo Mpenza idi.
***
İkinci Terim döneminde ise kulüp transfer etmediği kadar siyahi oyuncu transfer etti neredeyse. İlk akla gelen isimler Afrikalı olmasalar da bu kategoride değerlendirebileceğimiz, bana göre pas kabiliyeti Alex'ten daha iyi olan Jorge Felipe ve tarzıyla akıllarda yer etmiş Abel Xavier idi. O yıllarda boşluğu doldurulmaya çalışılan tek isim Hagi ya da Popescu değildi. Hakan Şükür'ün de boşluğu doldurulmaya çalışılıyordu ve nitekim deplasmanda oynanan ve Galatasaray'ın 2-0 kaybettiği PSG maçında takımının bir golüne imza atan Christian Correa Dionisio da o boşluğu doldursun diye transfer edilmişti. Ama Florya'da onu izlemiş, saygı duyduğum Galatasaraylılar'dan biri olan Metin Abimiz, Christian için " 5 cm zıplayamıyor" yorumunu yapmıştı. Eee herkes Hakan Şükür değildi tabii, Bologna maçında fazla sıçradığını anlayıp eğilip kafa vursun... Gelgelelim bir diğer forvet de Ali Lukunku idi. Yanılmıyorsam Lukunku ilk defa forma giydiği Mısır maçında bir gol atmıştı, ancak daha sonra dökülmüştü. Deplasmandaki Lokomotiv maçında Arif'e asisti yapan Muhammed Sarr da bana göre gönderilmesi hata olan kabiliyetli bir sağ bekti. Hele ki ilerleyen yıllarda aynı camianın Cihan Haspolatlı'ya tahammül ettiği düşünülürse, Sarr'ın kıymeti daha net ortaya çıkacaktır. Sağ bek dendiği zaman, transfer edildiği günlerde Roberto Carlos'un sağ ayaklı versiyonu diye lanse edilen Cesar Prates de Galatasaraylılar'ın ağzında sanırım güzel bir tat bırakmıştır. Hem frikik golleriyle hem de hücumu sevmesiyle... Kaleci Richard Kingston araya kaynamış arada, bu futbol emekçisini de ekleyelim...
***
Hagi zamanında ise Fenerbahçe'den 100. yıl hediyesi olarak Galatasaray'a giden Stjepan Tomas'ın partneri olan Rigobert Song 4 yıl boyunca bu formayı ıslatmıştır. Aynı zamanda orta sahada oynayan Flavio Conceicao ve Galatasaray'ın 2006-2007 yılındaki başarısızlığını onun gitmesine bağlayan Kemal Belgin'in Saidou'su da kulüp tarihinde transfer edilen siyahi oyuncular olarak isimlerini yazdırdılar. Kalli'li bol transferin yapıldığı sezonda gelen Shabani Nonda ve sezon ortasında gelen, benim Kasımpaşa maçından hatırladığım, kaleyi gördüğü yerden vuran Ahmed Barusso da bu isimlerden.
***
Ve Abdul Kader Keita... Galatasaray'ın Lyon'dan yeni transferi. Saydığım bu isimleri bize hatırlatan birşeyler vardı. Iorfa'dan Barusso'ya kadar... Bakalım Keita'yı nasıl hatırlayacağız...
3 yorum:
1996-2000 arasından siyahi topçu Marcio.
gerçi ne kadar siyahi tartışılır, hiç öyle kayış gibi herif değildi.
99-2000 sezonunda 10'a yakın gol attı yıne de, biri de kadıköy'de.
ama o dönemin siyahları dendi mi kıngston ile beraber altyapıya gelen ganalılar önemlidir.
appiah, salifu, rush en çok öne çıkanlardı. türkiye'de yasamını kaybeden bile vardı o kafileden
Siyahi oyuncu mu dediniz? O zaman size bir "Ketema" yeter:
http://alamet-ifarika.blogspot.com/2008/08/sakall-ketema.html
Keyifle okuyunuz. ;)
merhaba, tek tek hepsi gözümün önüne geldi. gördüğümüz kadarıyla gerçek anlamda iz bırakan bir sihayi futbolcumuz hiç olmamış. ben de sarr'ın gitmesine üsülmüştüm. bir de kingston ile birlikte bir dönem alt yapıya gelen bir kaç Gana'lı genç futbolcularımız da vardı. Birisinin adı Appiah mıydı neydi... Kaçan balık büyük oluyor. Bir de yanlış hatırlamıyorsam Salifu diye bir çocuk vardı. Paf maçında izlemiştim. Müthiş yumuşak bilekleri vardı. Acaba ne oldu o, çok merak ederim. Bir de son olarak küçük bir eleştirim olacak, "pozitif katkı" yazmışsın da, bu çok yapılan bir hatadır ve ben her okuduğumda içimden "katkı zaten pozitiftir, negatifi olmaz" derim ve o an yazıdan koparım. Umarım ukalalık olarak almazsın. Yazılarını okumayı seviyorum yoksa. ama "pozitif katkı" demek "kıllı sakal" demek gibi bir şey :)
Yorum Gönder