Grange'ın en çok satan romanlarından biri Taş Meclisi'nin sinemaya uyarlanması da tıpkı Les Rivieres Pourpres (Kızıl Nehirler) gibi olmamış. 5 yıl önce okumuştum kitabı ama Diana Thiberge karakterini hala hatırlıyorum. Bir kere neden Laura Siprien oldu onu anlamadım. Aşağı yukarı Monica Bellucci gibi, (tabii ki biraz daha çirkini) bir kadın hayal etmiştim kitabı okurken. Yine de başrol oyuncularını iyi seçiyorlar. Kızıl Nehirler'de de Pierre Niemans ya Jean Reno olurdu ya da Robert De Niro, başkası gelmiyor aklıma. O filmde de eksiklikler vardı. Rasta saçlı zenci genç polis Karim Abdouf diye bir karateri anlatmıştı Grange. Ama filmde bu rolde Vincent Cassel'i izledik. Kitap uyarlamalarında ya kitabı okuyup bırakmak lazım, ya da George Costanza gibi "nasılsa filmi çıkar" diye kitabı hiç okumayıp filmi beklemek lazım. Bir de Kurtlar İmparatorluğu var ki fragmanlarda Emre Kınay'ın "lets go" demesinden sonra filmden soğuyup izlememe kararı almıştım. Aslında dün bahsettiğim Fellini'nin Sekiz Buçuk'ta ne kadar olağanüstü bir iş yaptığını bu uyduruk uyarlamaları izleyince anlıyoruz. Fellini bilinçaltındakileri o kadar net anlatmıştı ki... İnsan önce düşünmeye başlıyor, yazma belki bir sonraki aşamadır. Ama ister düşündüğünün ister yazdığının ya da başkasının yazdığının filmini çekmeye kalk, senaryo hazır bile olsa kötü bir film çıkabiliyor ortaya. Beğenmedim, nokta.
Perşembe, Temmuz 16
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder