Futbol Smart'ta şu an 2005-06 sezonununda Fenerbahçe'nin Schalke 04 ile oynadığı Şampiyonlar Ligi maçı var. Onu izliyorum. Çok enteresandır böyle maçları izlemek. Gelişimleri, değişimleri görmek için önemli. Mesela bu maçta 11'de olmayan Servet, grubun bir sonraki Kadıköy maçında Milan karşısında dökülecekti adeta. Servet'in dibe düştüğü zamanlar. Şu an transfer rekorunu kırmasını bekliyoruz.
Fenerbahçe yedek kulübesinde Daum var. Onun da geri dönmesini bekliyor Fenerbahçeliler. 2005-06 sezonu, FB, kadrosunun en iyi olduğu dönemlerden biri olmasına rağmen o sezonu kupasız kapamıştı. Daum o takımın hocasıydı. Son iki seneyi kupasız kapatan takım, takımın başına Daum'u getirecek bu sene.
İleri ikilide Anelka ve Nobre. Anelka yine müthiş, Nobre saç baş yolduruyor. Ama tribünler Brezilyalı. Nobre'ye sevgi oldukça fazla. Sezon sonu Nobre Beşiktaş'a giderken, Anelka önce Bolton'a sonra Chelsea'ye, en sonunda da Premier Lig gol krallığına gidiyordu.
Konumuz bunlar değil ama. Brezilyalılara yenik düşen Anelka'nın yeniden doğuşunun tam zıttı, Türkiye'de yenik düşen bir Brezilyalı yıldız var sahada. Schalke forması ile Fenerbahçe'yi madara eden Cassio Lincoln.
Lincoln'ün gözü kapalı savunucusu olmadım hiç bir zaman. Hele şu günlerde, sezon başı kampına katılmamış olan Lincoln'ü savunmak oldukça abes kaçar. Ama şu maç, Fenerbahçe-Schalke maçı oldukça önemlidir.
Lincoln bu maça damgasını vurunca, Fenerbahçe tribünleri Alex'i sorgulmaya başladı. "Alex'in koşanı" lakabanı ona takan Galatasaraylılar değil, Fenerbahçeliler olmuştu. Bir çok Fenerbahçeli Lincoln'ü, Alex'e tercih eder olmuştu. Bu anda Fenerbahçe camiasının en çok beğendiğim yönü ortaya çıktı ve olayların akışını değiştirdi. Kendi futbolcusunu başkasının karşısında yenik düşürmemek. Eğer bir topçu kötüyse, ıslıklanırsa Kadıköy'de ıslıklanır. Başkası laf diyemez, başkasının önüne yem olarak atılmamalı. Bu bağlamda her zaman futbolcu savunulur. Alex'in karşısına C.Ronaldo'yu koysan Alex derler. Tabi ki doğru değildir, Alex Ronaldo'dan daha iyi değildir ama bunu demek, bunu ortaya koymak gayet önemlidir. Yanlış diyemeyiz. Bu sene hiç bir top oynamayan Alex'i sezon 11'lerine sokup Kewell'ı unutan Galatasaraylı topçulara selam olsun. Herhalde Alex bu haliyle Galatasaray'da olsa, Kewell Fenerbahçe'de olsa şu an sezonun kralı ilan edilmişti.
Bunu için Fenerbahçe camiası objektif olmadığı için suçlanamaz. Hatta takıma sahip çıkma konusunda oldukça başarılıdır. Baklava götürmekten, yeni gelen topçuyu karşılamaktan daha önemlidir bu hareketler. Ve işte Lincon, bu maçın ardından Galatasaray'a geldiğinde, Alex'ten daha iyi bir topçunun geldiği düşüncesiyle hava alanı tarihi günlerinden birini yaşarken Fenerbahçe camiası Alex'e olabildiğince sahip çıkıyordu. Bunu yaparken de Lincoln'ü yerden yere vurma fırsatını kaçırmadılar tabi.
Lincoln gelince, Fenerbahçe taraftarının görevini Fenerbahçe basını üstlendi. Fenerbahçeli basın diemiyorum, Fenerbahçe basını diyorum. Keşke varolan Galatasaray basını da bu kadar etkili olsaydı ama tufaya Galatasaray camiası hep birlikte düştü.
Lincoln'ü ezmek için en ufak fırsatlar kollandı. Kadıköy'de Schalke forması ile oynanan oyunun hatıraları daha tazeydi çünkü. O Lincoln'ün aynı şekilde hem de üzerinde parçalı ile oynayacak olma düşüncesi oldukça korkutucuydu.
Tekrardan aynı şeyleri yazmaya gerek yok. Top sektirmesinden, sayılmayan golüne kadar yaptığı her hareketle günah işledi Lincoln. Lincoln'ün günahı kendisine yeterdi zaten ama bir de bunlar eklenince verim almak zorlaştı. (Tam bu esnada Lincon golü atıyor Fenerbahçe'ye dakika 59).
Lincoln'ün başarısız olmasında, Lincoln'ün, Galatasaray tribünün, Galatasaraylı yerli futbolcuların, yönetimin herkesin payı var. Belki de en az etkendir Fenerbahçe camiası. Ama ilk taş oradan atıldı. Peki bunun için Fenerbahçe camiası suçlanır mı? Bence suçlanmamalı. Doğrusunu yapmıştır. Ezeli rekabet bunu gerektirir. Psikolojik savaş önemlidir.Bu savaştan galip çıkan çubuklu olmuştur. Galatasaray'ın içindekiler bu konuda rakiplerinden ders almalı. Fenerbahçe-Schalke maçında dökülen Alex hala takımın beyni, o maçın yıldızı Lincoln Türkiye'ye giremiyor. Galatasaraylı futbolcular da gönül rahatlığıyla ligin en iyi futbolcusu Alex demeye devam etsin. Emre Belözoğlu'nu es geçmesinler ama ayıp olur yoksa.( Lincoln 2.golü de yuvarladı Fenerbahçe kalesine dakika 62).
11 yorum:
6 ay önce Lincoln için ileri geri konuşup medyanın oyununa gelen yazarın bunları yazması önemli tabi.
Anelka için Brezilyalılara yenik düştü denmez yaw..
Anelka için Brezilyalılara yenik düştü denmez yaw..
@vivadi
"Lincoln'ün gözü kapalı savunucusu olmadım hiç bir zaman"
6 ay önce dediklerimin de hala arkasındayım
@arkhe
birçok kişi senle aynı fikirde ama bana nedense hep öyle geliyor, devamında kezman ve guiza.. kendi hataları da var bu 3 forvetin ama dışlanmış oldukları bir gerçek.
selamlar,
fenerbahçe basını bunu yapacak tabi, asıl önemli olan bu tufaya bizim düşmememizdi. camia olarak Lincoln'ü genelde suçlu gördük. Tabiki savunmuyorum yaptıklarını hele de bugün itibari ile. Ama daha iyi bir yönetim becerisiyle Lincoln'den daha fazla yararlanabilirdik.
Servet o maçtan önce 1 sene futbol oynayamamıştı sakatlığı sebebiyle. Esas etken odur performansındaki...
Kendi kendime söylediğim bir söz var bu son 3 ayda özellikle;
''Lincoln Galatasaray camiasının Fenerbahçeli medya karşısındaki en büyük yenilgisidir.''
Tam olarak yazdıklarınız benim gönlümden geçenleri özetliyor bu noktada.
Lincoln insanların nefretlerini kusmaktan çok ama çok hoşlandıkları bir insan.Şu hale gelmesinde olayların elbette onun da yanlışları var.Ama olmayan hayali yanlışlarla geldiği ilk günden beri o kadar çamura bulandı ki bu insan.Gerçekten yaptığı yanlışlar bardağı taşırdı gibi algılandı.Halbuki bilinen en büyük disiplinsizliği kamplara geç katılışıydı ve hocasına hey koç why me demesi.Ama bütün bunlar Lincoln'nün disiplinsizlik bonusları gibi gösterildi yani sanki çok daha fenaları vardı bunlar son nokta oldu.işte bu göz yanılgısı medyanın başarılı hipnoz operasyonudur.Hayali senaryolarla o kadar çamur attılarki izi kalmaması mümkün değildi, istediğin kadar yıkamaya çalış çamurları.
İşler iyi giderken atılan yalanlar işe yaramadı gibi gözüktü halbuki planın çok önemli bir parçasıydı.Medya görevini hiç aksatmadı.Görevinden(!) asla ödün vermedi,müthiş iş ahlakıyla ufak ufak işledi beyinleri.Hoop işler bir kötü gitti iğrenç gazetelerin göz gezdirmeye değmeyecek yalan haberleriyle saldırılır,suçlanır oldu Lincoln.Hemde kim tarafından? Evet kendi seyircisi tarafından.
İşte bu noktada Fener'in hakkını teslim etmek gerekir.Galatasaray'dan çok üstünler bu konuda.Onlar kardeşini kendi döven ama asla başkasına dövdürmeyen çocuklar misali oyuncularını korurlar.Bizse bayılırız yerin dibine sokmaya.Etrafa bakın Galatasaraylı yazar diye geçinenler 3 aydır Lincoln kini kusuyorlar.Ne garip ve acıdır çoğu zaman Fenerli yorumcular bile Lincoln'ü onlara karşı savundu,bu gözler bunu gördü.Objektif olma sevdasında fazlaca Galatasaray yazarı mevcut ama bu objektiflik mi? Onlara göre öyledir bunu objektiflik sanır çoğu..
Senin oyuncuların tv karşısında ayar verirse arkadaşına,bu takımın kaptanları Bülent,Cüneyt,Hakan dır derse,Volkan tekme atarken Volkan'ı sakinleştirirse,üzerine yürüyen Erdoğan Arıca'yı aman hocam diye tutar ne oluyor demezse,yılın takımını kurarken göbeğe bu sezon hiçbir şey yapmamış Alex'i koyarsa gazetelerde bu sezonun asist kralından kelime bahsetmez aksine tutar televizyonlrda bu oyuncuyu teneke on bire seçer.
Medya'yı yine de tek başına suçlamak yanlış olur.Çünkü eğer sağlam duran bir Galatasaray olsaydı bunlar başarıya ulaşamazdı.Sonuçta ezelden beri medyanın Galatasaray'a tavrı bellidir.Asıl sonradan ortaya çıkan ve artık bir dur dememiz gereken şey Galatasaray'ın en büyük darbeyi hep içinden yediği gerçeğidir.Eski Galatasaraylı(!) oyuncularından ve onların bitmeyen ve belkide bitmeyecek takım içi uzantılarından...
Ben açıkçası bu bağlamda medyayı pek hatta hiç suçlu bulmuyorum. Eğer bir günah keçisi ilan edilecekse, bunda gerçekleri yazan medya - ki bu da ikiye ayrılıyor Galatasaray ve Fenerbahçe kanadı olarak - pek de sorumlu değildir. Görünen köy kılavuz istemez. O maçı bugün ben de izledim ve arada sırada göz atıyorum. Değinilmesi gerekenleri çok güzel tesbit etmişsiniz. Başarılı bir yazı olmuş tebrikler.
Pclion doğru söylüyor ve o maç yüzünden Servet ile büyük dalga geçildi hatta belki de Fenerbahçe'deki misyonu o maç ile tamamen sona erdi..
Ve Servet hiçbir zaman Gökhan Zan kadar kötü olmadı..
PcLion'a küçük bir ek...
Luciano o Schalke maçında kırmızı görüyor ve cezalı duruma düşüyor.
Arada bir anadolu takımı maçı var.
Yani Milan maçından 4 gün önce.
Maçta 4 farklı Fenerbahçe galibiyetiyle bitmişti diye hatırlıyorum...
Daum ise o anadolu takımı maçında bile Servet'e şans vermiyor.
Ve yaklaşık 4 aylık aradan sonra forma giyen Servet, Sheva'nın 4 golüne yenik düşüyor.
Yiğit yerden kalkmayı bilecek.
Lincoln'de bilmeli, Servet gibi...
Fakat biz senelerdir bu tip psikolojik savaşlara mağruz kalmış bir ülke vatadandaşı olarak... Hep demezmiyiz 'yunan entrikası' diye...
Bu (bence kahpeliktir) kahpelikler neden psikolojik savaş olarak dinlendirilir anlamam.
Yerden kalkamayan yiğit ne kadar suçluysa, arkadan vuranda bir o kadar suçlu benim gözümde. Saygılarımla...
Bir ek daha Anelka ve diğer hususlarda güzel yorumlar yapmışsınız. Elinize sağlık.
Yorum Gönder