Cuma, Haziran 12

Uykusuz her gece...

Lakers-Orlando maçından mütevellit gece erken yatayım, kalkar maçı izlerim dedim ama yatakta aklıma benim şahit olduğum Fenerbahçe tarihinin en iyi ilk 11'ini kurmak geldi. Yalnız hayal meyal değil, delikanlı gibi şahit olduğum bayağı yakın tarihin ilk 11'i. 1993'ten başlattım bunu ve forvete Pierre Van Hooijdonk - Aykut Kocaman ikilisini koydum. Sol bekte Roberto Carlos değil büyük kaptan var. E Altay'lı Toprak'ı koyacak halim yoktu oraya. Sağ kanadı bulamadım bir türlü, her ne kadar hem geçen sene ki çeyrek finalde hem de bu yıl 4-1 biten maçta tüy diken gol olan 4. golü atmasıyla kalpleri fetheden Deivid aklıma geldiyse de içime sinmedi bir türlü, niye bilmiyorum. Belki unuttuğum ve "oha, tabii ki" diyebileceğim biri vardır. Bu işlerde hafızasına en az benim kadar güvendiğim ve tanıdığım futbolseveler içerisinde Balic'in 4-3'lük ama kulüp tarihi için 4-4'lük Gaziantepspor maçının devre arasında bindiği taksinin kaza yaptığını hatırlayan tek insan olan Kutay'a da sormak lazım.
***
Onun haricinde artık beni rahatsız eden, sırf Hidayet oynuyor diye başlayan gereksiz Orlando Magic sempatizanlığına öldürücü darbeyi vuran Derek Fisher NBA tarihine geçecek bir iş daha yaptı maçı uzatmaya götüren ve maçı tamamen bitiren üçlükleriyle. 2004'te .4 saniye kala Spurs'ün fişini çekmişti, söyleyecek laf yok, büyük adam. İkilemde kalan Kutay'a da selam ediyorum, renklerden dolayı Magic'i mi tutsun, yoksa Fenerli Hidayet şampiyonluk yaşamasın diye Lakers'ı mı tutsun, şimdilik koyu bir Efes Pilsen'li...
***
Tam yatacakken benim mikro tarihimde dünyanın en sıkıcı yazlarından biri olan 2003 yazının bana en keyifli anlarını yaşatan Grand Ekinoks - Dinyeper ezeli rekabetini yazmaya karar vermemle bu düşünceleri bir kenara bıraktım. Biri 2001 jenerasyonunun en iyisi Grand, diğeri ise sarı jokey forması ve Acar Yıldırım'ın atı olmasıyla Fenerli zihnimde yer etmiş, Kurtaran'dan daha iyi olan ekürisi, hem bekleme yarışı yapabilen hem de koşuyu forse edebilen Dinyeper. Bu ikilinin bir düelloya dönüşen ilk kapışmaları 15 Haziran 2003 Pazar günü ÖSS sınavının olduğu gün oldu ve ben de o sınava giren yüzbinlerden biriydim. Hatta evde netlerime bakarken arada gizlice yarışı açtığım için annemden fırça yemişliğim de vardır. İsmet İnönü Koşusu olan bu koşuya bu ikili haricinde bir önceki yıl Brezilya Dünya Kupası'nı kaldırırken sahibine Gazi Kupası'nı kaldırtan Fernando ve 2001'de Grand Ekinoks'un rakiplerinden biri olan Sun Breeze de kaıtlmıştı, ekleyelim. Üstünde Fuat Çakar'ın ne işi var dediğim Grand Ekinoks son anlarda burunla yarışı Karataş'lı Dinyeper'e vermiş ve birazdan yazacağım Boğaziçi Koşusu'nu saymazsam kariyerindeki uğursuz döneme de bu şekilde başlamıştır.
***
Bir önceki yılın Başbakanlık Koşusu'nu rekorla kazanan şampiyon, Dinyeper'in Kurtaran ile birlikte Saffet Sancaklı - Hakan Şükür tadını yaşattığı günlerde koşulan 52. Başbakanlık Koşusu'nda da rakibine sinir bozucu bir biçimde yine burunla geçilmiştir. Karataş Dinyeper ortaklığı bir kez daha mağlup eder Grand Ekinoks ve Fuat Çakar 'ı. 10 gün sonra koşulan Celal Bayar Koşusu'nda Dinyeper bir kez daha bu kez boyun farkıyla Grand'ı geçer ve 45 gün içinde bana üçüncü kez kupon yırttırır. Bu uğursuzluğu tarif edecek söz yoktur artık. Bu kez imparator binmiştir şampiyona. Daha sonra bir kısa vade birincilik alan Grand Ekinoks, burada da Doğanım gibi kendisinden son derece zayıf olan bir rakibinden bile yarışı burunla alarak 10 gün sonra koşulacak ve Dinyeper'in de kayıtlı olduğu Enternasyonel Boğaziçi Koşusu için ne Eknici ekürisine ne de bana güven vermemiştir.
***
13 Eylül günü biraz mutlu olduğum bir gündü çünkü, eski Enternasyonel Yarışlar o hafta okulların açıldığının habercisiyken bu yarış hiçbirşeyin habercisi değildi. Topkapı Koşusu'nda bundan önceki 7 yarışını birden kazanan Akındayım'a Mary Ellen'ın attığı tokat ile bizim kupon da güme gitmişti. Hoş Mary Ellen gibi bir miller'ı 1600 metrede yazmamak eşşeklikti ama Grand Ekinoks artık tek yazılmayı haketmiyordu ve arkasına uyuz olduğum Dinyeper'i yazmasam bile daha o gelmeden Almanya'daki başarıları buraya kadar gelen Epalo'yu çaktırmadan eklemiştim. Yani tabir-i caizse çatı, Akındayım üzerine kuruluydu. Her neyse... Muhtemel ekranında üçüncü at olarak görünüyordu Grand Ekinoks uzunca bir süre sonra. Yarış başladı, Avangard ve Dinyeper forse ettiler yarışı, Grand ise kopuk aralıklarla dağınık ve biraz dışarıdan dönülen virajda rakipleriyle arasındaki farkı kapattı. Sonrası ise Süleyman Akdı işbirliğiyle gerçekleşen müthiş bir direnç ve azim öyküsü. Sezonun en prestijli yarışında, yaz boyu tokat yediği Dinyeper'den rövanşı çok acı alıyordu Grand Ekinoks. Ama belki daha sonra yazmak kısmet olur, doping mevzusuyla kabus gibi bir 2004 yılı geçirecekti. Sonuç itibariyle de fiziken vaziyetim post fotosundaki gibidir.

1 yorum:

kutay dedi ki...

abi rüyalar senin, 11'ler senin, camia senin.. bize laf düşmez ama tayfun korkut efendi adamdır.