Cuma, Haziran 26

Ümit Karan


8 sene süren fırtınalı bir ilişki sona erdi. Fırtınalı diyorum çünkü Ümit Karan-Galatasaray ilişkisi hakikaten diğerlerinden farklıdır. Sadece Galatasaray'da değil, Fenerbahçe ve Beşiktaş'ta bile böylesi yoktur.

Ümit Karan bir Sergen Yalçın, Tugay Kerimoğlu gibi altyapı yıldızı değildi. Anadolu'dan gelmişti. Anadolu'dan gelip sembol olan Hakan Şükür, Tuncay Şanlı olamadı. Takımın bayraklarından olmadı. Ama bir anlık parlayıp sönen Ahmet Dursun, Fatih Akyel gibi de olmadı. Sürekli eleştirildi, sürekli parlatıldı. An geldi düştü an geldi tribünler adını sayıkladı. Galatasaray'ın yıldızı da oldu Fenerbahçe'nin kapısından da döndü. Ama hep vardı, hep gündemdeydi. İşte 2001-2009 arası Ümit Karan hikayesine kısa bir bakış.

2000-2001 sezonunda şampiyonluğu iyi kadrosuna rağmen kaybeden Galatasaray, yeni sezonda takım içindeki dengeleri korumak adına yepyeni bir kadro kuruyordu. Bu kadronun forvetinde Gençlerbirliği ile 3 büyüklere özellikle Fenerbahçe'ye korku salmış, nisan ayında Türkiye Kupası'nı kaldırmış Ümit Karan yer alıyordu. Ümit Karan'ın gelişi bile takım içindeki dengeleri bozmuştu oysa. Rivayete göre Samsunspor-Fenerbahçe maçında "aslan" gibi oynayan İlhan Mansız, sözleşmek imzalamak üzere Ali Dürüst'ün bürosuna geldiğinde Ümit'in sözleşmesini ve aldığı parayı görür. Kendisinden daha yüksektir. O nedenle Galatasaray ile imzalamaz ve Akaretler'in yolunu tutar.

İlhan Mansız 1 senelik topçuydu İstanbul taraftarı için. Oysa Karan adından sürekli söz ettiriyordu. "Galatasaray efsanesi bitti" sözleri eşliğinde parçalı formayı giydi. İlk sezonunda yanında bazen Sergen Yalçın bazen Serkan Aykut bazen de Radu Niculescu oynadı. Ligde sadece 7 gol atabilidi. Bir Galatasaray forveti için hiç de tatmin edici olmayan bir rakam. Ama o sene Avrupa maçlarında attığı gollerle kredisini oldukça yükseltti. Eindhoven'da PSV karşısında ofsayt rekoru kırsa da, Sami Yen'de Lazio'ya attığı golle başlayan seri Nou Camp'a, Roma Olimpiyat'a kadar uzandı.

2002-03 sezonu Özhan Canaydın'ın ilk senesiydi. Başkan takımı yenilemek istemiş bunun için Terim'i getirmişti. İmparator kadroda değişikliğe gitmiş Karan'ı genelde yedek soyundurmuştu. Bir önceki senenin gol kralı Arif Erdem ve Brezilyalı Christian daha çok tercih ediliyordu. Buna rağmen Ümit, 16 golü yolluyordu rakip filelere. 6 Kasım'ın rövanşında 8 Mart'ta Fenerbahçe'yi yıkan 2 golü de atınca taraftarın gönlündeki yeri iyice sağlamaşmıştı. Şampiyonluğun kaybedildiği Beşiktaş maçının son dakikasında gördüğü kırmızı kart da taraftarın hoşuna giden bir hareketti aslında.

2003-04 sezonu hem Ümit hem Galatasaray için fiyaskoydu. Öncelikle bu sene Ümit'in kariyeri için apayrı önemliydi. Çünkü iki senedir giydiği 9 numaralı formanın asıl sahibi Kral Hakan Şükür bu sezon yuvaya geri dönüyordu. Formayı Kral'dan kapan Karan, daha sonra da Terim engeline takılıyordu. Sözleşme uzatmadıkları için Berkant Göktan ile beraber kadro dışı kalıyordu. Uzun süren sıkıntı Villareal ile oynanan Uefa Kupası maçından öncesinde çözülüyordu. İki Villareal maçı arasında bir Fener derbisi vardı ve kötü giden sezonda Ümit Karan'ın takıma dönmesi tribünlerde büyük coşkuya neden olmuştu. Fakat beklenen olmamıştı. Kadıköy'de Fenerbahçe'ye kaybettikten sonra soyunma odasından tribüne çağrılan takım, İspanya'da 3 gollü bir mağlubiyet alınca Terim döneminin sona ereceği anlaşılıyordu. Ümit Karan ve GS için oldukça verimsiz geçen bu sezonda golcü(!) futbolcu ligde sadece 1 gol atmıştı.

2004-05 sezonu yeni hedefler yeni bir hoca. Hoca Galatasaray'ın en büyük 10 numaralarından Hagi. Ve sezon forma numarası sıkıntısıyla başlıyordu. Kral eski numarası 9'u alıyordu Karan'dan. Karan ise Hagi'nin 10 numarasını devralıyordu Hakan'dan. Bu dönem basına yansıyanlar hep Hakan ve Ümit'in arasında bir husumet olduğuydu. Hakan'ın yanında oynayan isim Necati Ateş olunca bu iyice alevlenen bir dedikodu oluyordu. Ümit Karan için kötü olan ise Hakan-Necati ortaklığı kusursuz işlemesi ve bir önceki sezonu çok kötü geçiren takımı zirve yarışında tutmalarıydı. Sezonun devre arasında beklenemdik bir şey oluyordu ve Hagi, Ümit Karan'ı Ankaraspor'a (kiralık olarak)yolluyordu. Herkes şaşkındı. Ümit gibi adam kiralık gider mi, geri döner mi, geri dönünce ne yapar.. Bunlar hep kafa kurcalayan sorulardı. Ankaraspor formasıyla 5 gol atan Karan, yeni sezonda takımdaki yerini yine almıştı. Ankara'ya geri dönmek onu biraz olgunlaştırmıştı.
2005-06 sezonu Galatasaray'ın unutulmayacak sezonlarının başında geliyordu. Sezon başında Karan-Şükür kavgası yine satır aralarından kamuoyuna yansıtılıyordu. Ama Gerets'in hücüm futbolu bu ikilinin ve Necati'nin ekmek yemesine olanak sağlıyordu. Karan o sezon 16 gol attı. Hakan 10 golde kaldı. Necati ise 18 gol atıyordu. Atılan bu gollerden en anlamlısını belki de Hakan Şükür Rizespor'a atıyordu. Bir önceki gün Manisaspor'dan 5 gol yiyerek büyük avantaj kaybeden Fenerbahçe'den liderliği kapmak isteyen Galatasaray, Karadeniz ekibi karşısında oldukça zorlanırken Kral sahneye çıkıyordu. Takımı rahatlatan golü atınca Ali Sami Yen adeta yıkılıyordu. Bu esnada bir Türk futbol geleneği olarak Hakan Şükür golün sevincini paylaşmak için kulübeye doğru koşuyordu. Kral yaklaşık 1 aydır sakatlığı nedeniyle oynamayan Ümit Karan'ın yanına gidiyordu. Araları bozuk olduğu söylenen ikili şampiyonluk için vütün sorunları ertelemişlerdi. Şampiyonluk kazanılınca ikisi de kazanmış oldu.

2006-07 sezonuna Karan 18 gol atmasına rağmen şampiyonluk gelmiyordu. Kötü bir sezondu Galatasaray için. Bu sezonu unutturmak lazımdı. Gerets yerine Kalli gelmişti. Sezon başında hazırlıklar sürerken bir anda Ümit Karan'ın adı Fenerbahçe ile anıldı. Kalli onu idmana almadı. Üzerine çok konuşulması gereken günlerdi. Fazla girmiyorum. Karan takımda kaldı. Verimsiz olması, küsmesi bekleniyordu. Ama belki de kariyerinin en muhteşem sezonunu yaşadı. Hakan-Nonda ve o birbirlerine yakın sayıda gol atarak müthiş bir ortaklık kurdular. Hatta bazı maçlarda sağ açık bile oynamıştı yılların santrforu. Ümit Karan artık olmuştu. İnişli çıkışlı grafik son bulmuştu. Takımın has adamlarından biriydi. Ankaraspor'a kiralanmalar, kadro dışı kalmalar, çok konuşulan gece hayatı maceraları, Fenerbahçe ile anılmalar.. Hepsi son bulmuştu. Ümit Karan takımın yıldızından da öteydi artık. Egolarından arınmış, sorunsuz futbolcuydu.

Sadece bir yaz sürdü bu olgunluk dönemi. 2008-09 sezonunu hep beraber yaşadık. Benfica maçı dışında gol atamadı Ümit. Ligde 0 çekti. Ve Galatasaray ile sözleşmesi sezon sonunda feshedildi.

Geçen sene bu zamanlar taraftarın gözbebeği olan Ümit Karan, fırtınali bir aşka son noktayı koydu. Eskişehirspor forması giyecek bundan sonra. Faal Galatasaraylılar arasında Fenerbahçe'ye en çok gol atan futbolcu artık Galatasaray'da yok. Bir değişimin sonrasında, Mario Jardel'in yerini doldurmak için Galatasaray'a gelen Ümit, kaderin cilvesi olarak Lincoln'ün Jardel ile aynı akıbeti yaşadığı bir senenin sonunda takımdan ayrılıyor.

Oliver Stone'un bu 8 seneyi film haline getirmesini isterdim. Any Given Sunday kadar sportif, Scarface kadar inişli çıkışlı, Platoon kadar gergin, Nixon kadar dramatik bir film çıkar bu hikayeden. Ama kimsenin hatası, yanlışı,etkisi yok bu hikayede. Aslında sadece; Screenplay by 99 Ümit Karan

Hiç yorum yok: