Pazar, Aralık 12

120.Maç - Otobüsteki Kız

Son anda fikrimiz değişti ve maça gittik. İyi oldu. Maç hakkında, maçta yaşananları yarın yazarız. Bugünün, bu gecenin konusu daha farklı. Bugün hayatımda resmen birşeyler sona erdi. Tam olarak neyin sona erdiğini bilmiyorum. Çocukluğum ve gençliğim olabilir. Ama benim gibi hisseden 45 yaşında adamlar da var. Onların yitirdiği sadece gençliği veya hayatının belli bir dönemi değil. Çok daha başka şeyler var.
Aidiyet duygusu yüksek olan insanlar takım tutarlar. Veya tam tersi; takım tutan insanların aidiyet duygusu yüksek olur. Takımları kimlikleri olur. Kimlik önemli. Kimliği önemli olanın adresi de önemli olur. İnsan kimliğini nasıl değiştiremezse adresini de değiştiremez, değiştirmek istemez. Hep o adreste arasınlar onu. Onu hep orada bilsinler. Adres değişikliği koyar adama. Doğup büyüdüğüm evden 17 yaşında taşınırken de hissettim bunları, şimdi de.
120 maça gitmişim Ali Sami Yen'de. Neyse ki annemin küçük yaşta alıştırdığı, aklıma soktuğu bir gelenek var. Gittiğim maçları bir deftere (şu an 2.deftere başladık) yazıyorum. Hal böyle olunca Ali Sami Yen Stadı'na kaç kere girdiğimi biliyorum. 120. Askerlik, ÖSS ve Olimpiyat olmasa sayı daha fazla olurdu, önemli değil.
Altta yazdığım yazı; sabah yazdım. Son maçın bize özel olmasını istedim. İçime sindi. Belki Şekerspor maçında böyle olmayacak, biraz yapaylık olacak. Daha şimdiden karaborsada 80 liraya pazarlığı başlamış. Gerek yok böyle şeylere. Arandığı zaman orada bulunanlara gitmeliydi. Bugün öyle oldu. Bugün hava Ali Sami Yen'e veda etmek için yeterince soğuktu. Tribündekiler de sevabıyla günahıyla aynıydı, samimiydi.
5.paragrafa başlıyorum hala birşey anlatamadım. Anlatamam zaten. Anlatmamı beklemeyin. Yenilmek bile hoş oldu aslında. Bu gece kendimi tamemen kötü hissetmem gerekiyordu. Yalancı bir galibiyet hüznümü azaltırdı. Aslan gibi, kalbimin yüzde yüzüyle üzülüyorum şu an ve bu çok hoşuma gidiyor. Skora ve maça üzülüyorsam da Allah bin kere belamı versin. Herşeyiyle içime sinen bir geceydi..
Eski tezahüratlar, eski anılar, kırılan koltuklar, koltuklar kırılırken çıkan ses, koltuğunu 4-5 yaşındaki çocuğa veren baba, stadyuma son bakışlar, stada bakıp hüngür hüngür ağlayanlar, Perezler, İliçler, Jardeller...
Bundan sonra hayatım aynı olmayacak. Kolay değil ve bunu kimse kolay kolay anlayamaz. Bir takım sevmeyi bile zor anlıyorlar. Bir stadı sevmeyi anlamaya çalışmak daha da zor. Gerçi orası bir stad değil. Onlar için Ali Sami Yen bir stadyumdur, futbol da 22 kişinin bir topun peşinden koşması.
Kapalı'dan çıkıyorum. Staddan en son çıkan 20 kişiden biriyim sanırım. Bomboş. Koltuk bile yok. Son bakışlar. Artık hayatımda yeni bir dönem başlıyor. Hissediyorum bunu. 120 defa çıktığım kapıdan bir daha çıkmayacağımı fark ediyorum.
Otobüse biniyorum, kızın biri yanımda oturuyor. Güzel bir kız sanki ama pek de normal değil. Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hatstanesi'ni soruyor. Sorduğu adres de tuhaf, bakışları da. Ama gülümsüyor. Gülümseyeenlere kanarız. Takım tutan adamın en iyi yaptığı iş ota boka kanmaktır. Sorduğu hastane, ben 17 yaşındayken; doğup büyüdüğüm evden geçtiğimiz evin sokağında. Bir nevi hayatımın ilk Seyrantepe'sinin sokağında. Tuhaf oluyorum. Kız güzel gibi. Gülümsüyor bir de. Zaten kızlar genelde böyledir, birşey isterken gülümserler. Bizim gibileri de kandırmak kolaydır. Bazen bir gülümseme bazen bir galibiyet. Kız iniyor. Şu an beni hatırlamıyordur bile. Zaten bu otobüs anımı yazmamın nedeni birşey olacağından veya birşey olduğundan değil. Bazen hayatıma böyle birileri giriyor. En olmadık anda, kısacık bir sürede giriyorlar. Onlar sadece "yollar kesişti" sanıyor. Ben ise bir iki bağlantı kurup kusursuz bir an yaşaşadığımı sanıyorum. Hoşuma gidiyor. Bu an'ı da buraya siz öğrenin diye değil ben unutmıyım diye yazıyorum. Hala, okuyanlara birşey anlatmadım, hala kendime anlatıyorum.
"120. ve son defa evimden çıkarken bindiğim otobüste 17 sene sonra girdiğim ilk evin sokağını soran kız" olarak tarihe geçti ve haberi yok. Ve en güzeli de, kızın güzel olması değil; kızın biraz anormal olması. Belki bu yazıyı okusa en iyi o anlardı. Çünkü ben ve benim gibiler de normal değil.
Normal insanlar bir stad için gecenin bu vaktinden bu kadar satır yazmaz. Ne biz normaliz, ne de ben bir stad için yazı yazdım. Hayatımın bir kısmını yazdım sadece. Bundan sonra o kısmı yok. Boşluğu dolduracak yeni şeyler aramalıyız. Bu belki "otobüsteki kız" olur. Yeter ki normal bir şey olmasın.

2 yorum:

ceyhun agaoglu dedi ki...

abi o kadar içten samimi yazıyosun ki valla bu veda yazılarının hepsini okurken tüylerim diken diken oldu ali sami yen'e 3 kere gitmiş bi fenerli olarak

kutay dedi ki...

bir daha kolay kolay yazmam zaten ceyhun, bu haftaya özel..
artık sami yen yok, eurolig için sinan erdem'e gideriz sık sık..)