Dün yakalananlardan birini tanıyorum. Çok iyi tanımıyorum, hatta o beni sadece sima olarak bilir belki, ismimi bile bilmez. Ben de onu herkes tanıyor diye tamırım biraz da. Neyse ne. Beraber aynı masada oturmuşluğumuz vardır, ortak tanıdıklarımız vardır. Ve az çok biliyorum ki; vandal/barbar biri değil.
Onu aklama çabasında da değilim. Ortada yapılan bir yanlış var. O yanlışın cezası hukuki alanda onaverilir . Ama işlenen suçtan daha fazlasını o yakalanan 2 kişiye yüklemek; son 10 yılda işlenen bütün tribün suçlarını; sahaya atılan maddeleri, edilen küfürleri, çekilen bıçakları, hatta şikeleri, teşvikleri, usulsüzlükleri bu 2 kişiye yıkmak; hiç bir adalete, vicdana sığmamalı, böyle olmamalı. Ortalıkta ir linç kültürü var. Daha çok eski hesapların hırsıyla.Kimi bu adamı siyasi mevzulardan dolayı sevmez, kimi de patlattığı pankartlardan. Fırsat bu fırsat, düşene vurma zamanı.
Bu tribün tarafı, üstelik biraz sanal. Bir de TV durumu var; bu daha tehlikeli. Saat başı sürekli; Bu işin takipçisi olacağız demek "yargıyı baskı altında bırakmak" değil midir? Yapılan bir yanlış, hata, suç var. Olay var. Bunun cezası verilir. Olaydaki tahrik'e bakılır, sicilin temizliğine bakılır bir ceza verilir. Ben de dün ceza verilmesinden yana olan bir yazı yazdım. Çünkü bireylere ceza verilmediği zaman sıkıntıyı herkes çekiyor. Zaten temelde aynı şeyi savunuyorum yine. Sadece hakedenler, hak ettiği kadar ceza çeksin. Yasada yazılı olduğu kadarıyla. Daha fazlası değil. Hani verilecek hukuki ceza falan önemli değil de; bir de bu insanları afişe etmek. Adresini, eşinin adını soyadını vermek, internetten yaymak. Bunlar sahaya girmekten daha büyük suçlar olmalı. Umarım NTV Spor bu işin de takipçisi olur. Takipte olmak zordur, tutarlı olmayı gerektirebilir.
Bu arada dün yakalananlar "çocuk dövenler" değildir. Fenerbahçe'nin yardımcı hocasıyla kavga etmişlerdir. Teknik ekipten birine vurmak da yanlıştır. Ama "çocuklara vurdu" diye lanse edilmesi daha da yanlıştır. Ajitasyondur, yönlendirmedir, adalete inanıyorsanız, ilahi adalete de inanabilirsiniz. Ve insanları işlemediği suçladan dolayı etiketlemenin vicdani açıdan sıkıntısı büyük olur. Hemen veya çok geç zamanda. Vicdan varsa tabi.
**
Sokakta kavga eden iki adam en fazla ne kadar ceza alır? 30 saniyelik görüntülerle her şey açığa çıkabiliyor mu? Bir insan hakkında suçlama varsa; "bir dakika ağalar; siz böyle görüyorsunuz ama bunun 1 dakika öncesi de var" diyerek kendini savunamaz mı? Yoksa hukuk devleti dediğimiz şey; " evet biz gördük, kavga ediyorlar, burnu kırılan çocuk var, 2 kişi de yakalandı, hadi beyler asalım." Bu arada burnu kırılan Fenerbahçeli futbolcuyu, sahaya giren taraftarlar değil kavga ettiği Galatasaraylı futbolcu dövmüş. Burnu kırılan Fenerbahçeli'nin ifadesi öyle en azından. Sonuçta hukukun bir işelyişi yok mu? Olaylar; kişilerin isteğine göre farklı değerlendilir mi?
Başkanlar da iyi fırsat yakaladılar. 2-3 kişinin ceza almasını sağlayıp "fair-play'ci başkan" sıfatını almak istiyorlardır. Ali Sami Yen Stadı'nda "yönetim istifa" diye bağırabilmenin cezası bu olmamalıydı. Biraz sağduyu oluşsun, biraz soğusun herkes, sakin olalım. Bekleyelim. Ama şu bir gerçek; gerçek diye bir şey kalmadı, herşey sulandı. Bu yazıyı yazmama gerek yoktu. Koyardım bir Arsenal - Chelsea maçı fotosu geçer giderdim. Olay benim olayım değil, beni etkilemeyecek. Ben hayatıma dün nasılsam öyle devam edeceğim. O iki kişinin 50 sene hapis yatması ile 5 dakika sonra serbest kalması arasında hiçbir fark yok. Ama insan bazen birşey yapmak istiyor.Bazen hiç birşey yapamıyor. Bazen sadece buraya yazabiliyoruz. Kendi vicdanımı rahatlatmak için. Çok az tanıdığım bir adamdan bahsediyorum (belki de benim görmediğim 1000 tane günahı/suçu da vardır). Benle hiç bir ilgisi olmayan olaydan bahsediyorum. Ama işte vicdan, içini kemirir insanın, rahatını bozar, kimsenin haksız yere sıkıntıya düşmesine el vermez. Çoğu kişide yokmuş.
4 yorum:
futbolcular mesleklerini icra ederler. bundan para alırlar. bu mesleği yaptıkları bir alan vardır ve bu meslek, spor olarak kamunun ilgisini çektiği için de izlenir. tribünler yapılır. ancak sporun-mesleğin özüne engel olunmaması için gerekli önlemler alınır.
bu önlemlerin her ülkede farklı alınması normaldir. ülkemizin de bağlı olduğu uluslararası anlaşmalar ve anayasa çerçevesinde sporun korunması ile ilgili düzenlemeler yapılmaktadır. önceki yazılarınızda bu konuyu incelediğinizden başka konulara geçelim. yargıyı baskı altında tutmak dedik. yazınız da bahsettiğiniz afişe etme konularına ben şahit olmadım ama suçu kesinleşmemiş kişileri medyada suçlu olarak göstermek, tabii ki de insan hakları bildirgesine göre yasaktır ve devlet bu konuda gerekli önlemleri almakla yükümlüdür. ancak bu olayın takipçisi olacağız denilmesi, ülkedeki hukuksuzluğa verilmiş bir tepkidir bence. tıpkı münevver öldürüldüğünde nasıl "yargıyı baskı altında bırakıyolar" demediysek, suçu örtbas etmemek için herşeyi yapmalıyız. kanunda ne varsa uygulanmalı. benim şahsi fikrim. yazının başında da bahsettiğim gibi spor yapılmasını önleyen, sporu zedeleyen herkese uygun yaptırımlar öngörülmesi ve istisnasız uygulanması gerektiğidir.bence sahaya girmek her türlü suç sayılmalıdır. antrenörü , çocuğu dövmek tabii ki durumu daha ciddi kılar ama, demek istediğimi anladınız.
@adsız
"spor yapılmasını önleyen, sporu zedeleyen herkese uygun yaptırımlar öngörülmesi ve istisnasız uygulanması gerektiğidir" buna katılmamak mümkün değil, kesinlikle aynı paraleldeyiz..
**
aydınlatıcı mesaj için ayrıca teşekkürler.. yorumdan anladığım kadarıyla hukukla ilgili ve bilgili birisiniz; benim olayla ilgili kafama takılan esas soru/sorunu paylaşmak istiyorum, belki cevaplamanız mümkün olabilir:
sahaya girip oyuna müdahele etmenin bir suçu var muhakkak, bunun cezası verilir, savunulacak bir tarafı da yok. bu olayda fazladan olan kavgaya karışmak; benim kafama takılan ise şu; sokakta bir insana tekmek atmanın cezası ile sahaya girip tekme atmanın cezası farklı mıdır? Farklıysa bu adil midir?
mesela çok uç bir örnek belki ama; birini sokakta vurmanın cezası ile, bir tiyatro oyuncusunu tiyatro salonunda vurmanın cezası farklı mıdır?
bilmediğimden soruyorum; bazı alanların (spor sahası gibi) hukukta farklı konumları var mıdır?
tabii ki vardır. ancak bunların kanunla belirlenmesi gereklidir. örneğin bir hırsızlığı gece yapmak ile gündüz yapmanın cezası arasında bile değişiklik vardır. (hatta futboldan örnek verecek olursak ceza sahası içinde tekme penaltı olur :) )
Kanun'da üst sınırlar ve alt sınırlar olmakla beraber, ağırlaştırıcı sebepler vardır.
üst ve alt sınırların belirlenmesinde Türk Ceza Kanunu'dan bir örnek vereyim.
Cezanın belirlenmesi
MADDE 61. - (1) Hâkim, somut olayda;
a) Suçun işleniş biçimini,
b) Suçun işlenmesinde kullanılan araçları,
c) Suçun işlendiği zaman ve yeri,
d) Suçun konusunun önem ve değerini,
e) Meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığını,
f) Failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığını,
g) Failin güttüğü amaç ve saiki,
Göz önünde bulundurarak, işlenen suçun kanunî tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında temel cezayı belirler.
Yaralamaya ilişkin TCK maddesi de ağırlaşmış cezlara ilişkin bir fikir verebilir:
MADDE 86. - (1) Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Kasten yaralama suçunun;
a) Üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe karşı,
b) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
d) Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
e) Silâhla,
İşlenmesi hâlinde, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
Ancak gördüğünüz gibi adam yaralamada sporculara veya spor sahasına karşı yapılmış bir darpa ilişkin bir hüküm olmadığı açıktır. ancak TCK kuran değil, insan haklarını zedelemeyecek bir biçimde değiştirilebilir, başka kanunlarla pekiştirilebilir.
umarım sizi sıkmamışımdır, ilginizi çektiğini düşündüğümden örneklerle açıkladım.
tabi ki sıkmadınız, çok teşekkür ediyorum paylaştığınız için.. bunları bilmek gerekiyordu...)
Yorum Gönder