Salı, Mart 3

Haftanın Talihlisi


Geçen hafta Skibbe'yi yolcu eden Galatasaray bu hafta da Fernando Meira'yı yolluyor. Haberlere göre iki kulüp 7 milyon euroda anlaşmışlar. Transfer bugun-yarın resmiyet kazanacak. Meira'nın da Rusya'ya gitme konusunda hevesi çok fazla.

Sezon içinde oyuncu göndermek çoğu zaman hedeflerin kazanılamamasına neden olur. Hatta 2004 yılındaki İlhan Mansız'ın V.Kobe transferi sadece şampiyonluğun kaybedilmesine neden olmadı, aynı zamanda Serdar Bilgili'nin istifasına kadar uzanan bir süreci beraberinde getirdi. Geniş kadronun tek alternatifsiz bölgesi İlhan Mansız'ın vazgeçilmez olduğu hücum bölgesiydi. Galatasaray için de aynı şey mi söz konusu bakmak lazım.
Geniş kadronun alternatifi -zorunluluk nedeniyle- bulunmayan bölgesi defansın göbeği. Servet Çetin, Emre Güngör uzun süre sakat. Emre Aşık Bursaspor maçında oynamayabilir. Elde kalan tek gerçek stoper Fernando Meira, bir de Galatasaray'ın "genç Semih"'i Semih Kaya. "Eski stoper Bülent Korkmaz oynasın" şakası yavaş yavaş ciddi anlamda konuşulmaya başlandı. Böyle bir durumda Meira'yı satmak düşünülemez. O yüzden Kocaelispor maçından önce gelen teklif o anda geri çevrilmişti. Ama Kocaelispor'dan 5 gol yemek, Bordeux maçında yapılan fahiş hata Meira'nın gözden düşmesine neden oldu. Sezon başından beri isteneni veremeyen, 30lu yaşlarında bir stoper için 7 milyon euro veren bir alıcı bulunuyor. İşte bu ikilem Galatasaray yönetimini ve taraftarını düşündürüyor. Eğer Servet ve Emre Güngör'den en azından biri sağlam olsaydı şu an Meira çoktan uçmuştu Rusya'ya. Şu günlerden verilecek karar çok önemli.

Hayat böyle birşey işte. Futbol fena halde hayata benzer geyiğini yapmayacağım. Futbol hayatın ta kendisidir zaten. Şaka bir yana bizim için sadece bir oyundan ibaret olan ya da daha da ötesi ölüm-kalım meselesi olan futbol bazı insanların hayatları. Bizim için mahallenin abisinden çok televizyon yıldızına dönüşen futbolcular kariyerleri için en doğru hamleyi yapmak istiyorlar. Aynı şey yöneticiler için de geçerli.

Hatta Bülent Korkmaz olayı çok taze bir örnek. Önce Altay ile sözleşme imzalayacakken para konusunda anlaşılmıyor, kulüp Tahir Karapınar'da karar kılıyor. Sonra Rizespor ile adı geçiyor, onlar da Raşit Çetiner ile anlaşıyorlar. İkinci Lig kulüplerinin bile ilk tercihi olamayan Bülent Korkmaz belki de hocalık kariyerinin inişe geçtiğini hissetiği bir pazar akşamı Lig TV'de Galatasaray-Kocaelispor maçını izledi. O maçtan 1 hafta sonra Uefa Kupası'nda tur atlamış ve en üst ligde şampiyonluk yarışı veren bir hoca konumuna gelmişti. Galatasaray için de ilk tercih değildi üstelik. Hagi ve Avcı onun önündeydi. Mesela Abdullah Avcı, bir sene içinde ikinci defa adının defalarca anıldığı Galatasaray'dan teklif alıyor. Ama sezon ortası ilkesi nedeniyle kabul etmiyor. Aynı teklif üçüncü defa gelir mi acaba? Hayatın böyle garantileri var mı?

Beşiktaş yıllar önce aynı teklifi Ziya Doğan'a yapmış, Trabzonspor'un başında bulunan Ziya Doğan kulübüne söz verdiğini ve gelemeyeceğini söylemişti. Beşiktaş Rıza Çalımbay ile anlaştı. Bir daha Ziya Doğan Beşiktaş'tan teklif alır mı bilinmez.

Meira olayı da biraz budur. Reddedilemeyecek bir teklif var ama şartlar namüsait. Eğer şu an 7 milyonluk paraya satılmazsa bir daha bu piyasayı zor yakalar. Kulüp için çok karlı. Kariyerinin son yıllarında hem Rusya gibi futbolcunun ihya olduğu bir ülkede, hem de Zenit gibi Avrupa'nın gözü önünde oynamak Meira için de avantajlı. Bir daha gelmeyecek bir teklif. Ama taraftar telaşlı, soru stoperde kim oynayacak.

Galatasaray'da oynayan çok stoper gördük. Çok yabancı geldi geçti. Çok büyük umutlarla gelen ama bekleneni veremeyen bir sürü futbolcu. Sergio Almaguer'den Frank De Boer'a, İsmael Bouzid'den Abel Xavier'e kadar. Ama hiçbiri bence bu seneki Meira gibi değildi. Kötülük anlamında demiyorum. Ama Fernando Meira sanki futbolcu gibi değildi. Evet biliyoruz bu adamı, iyi oynardı Stuttgart'ta veya Portekiz'de. Fakat İstanbul'da sanki yetenekleri alınmış, saflaşmış bir oyuncu gibiydi. Space Jam filmindeki basketbolcular gibiydi. "Ne işim var burada ne yapıyorum ben" diye düşünen biri sanki. Maçın ortasında ciddi ciddi dalıp giden bir adam. Böyle bir futbolcunun 7 milyon euroya elden çıkması büyük kazanç olur.

Bağlayalım. Hayat-futbol ekseninden devam edelim. Hayatta karar verirken ileride pişman olup olmayacağını düşünür insan. Genelde pişmanlıklar verilemeyen kararlar için olur. Mesela bir kıza aşık oldunuz ona açılmayı düşünüyorsunuz ama korkuyorsunuz. Haliyle kararsızlık hakim. İşte yıllar sonra bu olay aklınıza geldiği zaman hatun "siktir lan" demiş bile olsa, iyi ki yanına gittim dersiniz. Çünkü eğer gitmezseniz yıllar boyunca kafayı kurcalayacak "ya gitseydim" diye.

Meira eğer kalırsa ve aynı futbola devam ederse keşke satsaydık diyecek Galatasaraylılar. Eğer satılırsa yerine Semih oynarsa iki şık var. Ya iyi ki sattık diyeceğiz ya da Meira'yı satmak şampiyonluğu satmaktı diyeceğiz. Ama Semih gibi bir stoperi de kazanmış olacağız. Yani satalım diyorum dostlar. Sözün özü bu. Meira hata yapacağına genç Semih hata yapsın.

Hiç yorum yok: