Pazar, Mart 29

Saygı


Emre Aşık yazıları sıktı belki ama hakediyor. Bundan 14 sene evvel. 10 yaşındayım. Yine bir mart akşamı yine bir milli maç heyecanı. 29 Mart 1995. Bundan tam 14 sene evvel. Ne bir eksik ne bir fazla.

Kalede Engin İpekoğlu vardı şimdi Sakaryaspor teknik direktörü. Bülent Korkmaz, şimdi bizim başımızda. Ertuğrul Sağlam ve Mutlu Topçu Bursaspor'da beraber çalışıyorlar. Tolunay Kafkas Kayserispor'un içine etmekle meşgul. Abdullah Ercan, Oğuz Çetin, Metin Tekin milli takımda iş yapıyorlar. Sergen Yalçın Ntv'de, Hakan Şükür TRT'de.

Bir de o var kadroda, 11'de. Karşısında Henrik Larsson ve Keneth Anderson. Biri geçen sene Sami Yen'de bize gol attı. Diğeri geldi burada oynadı. Ama onlar hiç önemli değil. Karşılarında o maçta Emre Aşık vardı. Amaç Euro 96'ya katılmak. 5.torba takımıyız. O günden sonra iki tane yarı final oynadık. Bir dünya kupası bir Avrupa Şampiyonası.Grubun en önemli ikinci takımıyız artık. O zamanlar San Marino'dan biraz üstündük. O İsveç maçını 2-1 kazandık. Emre Aşık bir gol atmıştı. Euro 96 kapısı aralanmıştı. Bu milletin yaşadığı en heyecanlı haziran ayının kapısı. 14 sene önce bugün. Ben 10 yaşındaydım.

Ben ortaokulu okudum, liseye bitirdim, üniversite diplomam elimde, askerliğimi yaptım. Yine milli maç izliyorum bir mart akşamı. Stoperde yine Emre Aşık. Karşısında bu sefer Fernando Torres. Keneth Anderson'dan daha müthiş belki de. 14 sene evvel ben 10 yaşındayken Torres de 11 yaşında. Arda Turan 8 yaşında. Emre ise aynı Emre. Yine hatasız. Yine ya adamı sikecek gibi bakıyor ya da her an ağlayacakmış gibi. Ve suratı hala 23 yaşındaki gibi. Ve yine de biz tedirginiz, ya kendi kalesine gol atar ya da kart görür diye.

Türk futbolunda değişmeyen tek şey değişimdir. Bir de Emre Aşık.

Hiç yorum yok: