Bu formanın garip bir tarihi var. Dünyanın hemen hemen her takımında 10 numaralar ve biraz 9 numaralar ilgi ve alakaya sahipken Man.United için 7 numara çok farklı anlamlar ifade ediyor.
İşin enteresan yanı, bu formanın gelişimi futbolun gelişimiyle de oldukça alakalı bir şekilde ileriliyor. Hangisi hangisini itekliyor tartışılır. Veya sadece bir tesadüften ibarettir .
Ara isimleri bilmiyoruz. Önce George Best ile başlıyor bu formanın serüveni. Alışılmışın dışında bir futbol oynayan ve alışılmışın dışında bir hayat yaşayan Best, alışılmışın dışında bir futbolcu tipi olşturuyordu. Saha içindeki estetiği, hızı, kıvraklığı, tekniği bir yana, uzun saçları, renkli gözleri, yanındaki güzel kızlar, içtiği içkiler ile kızların sevgilisi, erkeklerin idolü olmuştu.
Zirveye çıktığı tarih olan 1968 baharında Man. Unt. Wembley'de Benfica'yı uzatmalarda 4-1 yenerken, Best uzatmaların ilk golünü atıp kıvılcımı çakıyordu. Aynı dönemde Best gibi uzun saçlı gençler Avrupa sokaklarını alışılmışın dışına çeviriyordu. Best'in yeşil sahalarda yarattığı heyecanın benzeri üniversite bahçelerinde yaşanıyordu. Boşuna ona 5.Beatle denmiyordu zaten. Kimine göre futbolun ilk rockstar'ı oluyordu. Sahada ve saha dışında savaşmayıp sevişen Best, kesinlikle ilham kaynağı oluyordu.
Gelelim 90ların başına. 7 Numara Cantona'da. Futbolu bir kenar, en az Best kadar farklı bir kişilik. Uçan tekme atıp şiir okuyan bir futbolcu. Milli takım teknik direktörüne "bok" diyen, formasının yakalarını kadırıp tarz yaratan bir futbolcu. 90ların karamsar havasıyla asileşen, karamsarlaşan, sertleşen ama bir o kadar da naifliğe sahip olup güzel rüyalara dalan, plajda futbol oynamayı hayallerinin merkezine yerleştiren gençlere benzemiyor mu? Dönemin futbol anlayışına bakalım. Herşeyin değiştiği dönem. Futbolun kırılma zamanları. Eski naif dönem yerini yeni "sektör"e bırakıyor. Formanın arkasına isim yazılıyor, Kulüpler Kupası, Şampiyonlar Ligi oluyor, bilet fiyatları artıyor. Bu geçiş döneminin simgesidir belki de Cantona. Arada kalmışlığın bir numarası. Taraftar müşteridir, müşteri velinimettir anlayışına tekme atan futbolcu. Ama aynı zamanda o haliyle ikon haline gelen bir isim. Top oynamaya başlayan bir çok çocuk sokakta yakalarını kaldırıyor.
Bu arada kalmışlığa isyan etmekte gecikmiyor. Dönem gençliğinin yapamadığı, korktuğu "herşeyi bırakıp plajda top oynayacam ulan" hayalini o gerçekleştiriyor. Ama aynı zamanda Nike reklamlarında oynamayı da ihmal etmiyor. Formayı ise Beckham'a bırakıyor.
Uzun uzun anlatmaya gerek var mı Beckham'ı? Bence yok. Evin çocuğu halinden dünya starlığına. Futbol buydu zaten. Üret, yetiştir, pazarla. Fakat ufak bir hata vardı. Beckham kendini pazarlamayı çok iyi becerirken, oynadığı futbolu pazarlayamadı. Belki de dünyanın en şımarık futbolcu olması gerekirken, takım oyunundan kaçmayan, işini yapan bir futbolcuydu. Sunderland'da milli maçta sağ bek, Real Madrid'de ön libero oynamayı hiç sorun etmemişti. Buna rağmen kafalardaki düşünce şuydu "Sadece sağ kanatta iyi orta keser başka da birşey yapmaz. Yakışıklı adam diye, popüler bir eşi var diye buralarda"
Endüstriyel futbol denince akla gelen ilk isimdi Beckham. Ama futbol denince akla gelmiyordu. Bu bir falsoydu. Beckham evin çocuğuydu sayılabilirdi ve bu naiflik onun 21.yüzyılda en büyük eksisi oldu. Endüstriyel futbolun ürettiği bu model sekteye uğrayınca yenisini, bir üst versiyonunu ortaya çıkarmak gerekiyordu. Bunun için başvurulan kaynak yine Manchester United'ın 7 numaralı forması oldu.
C.Ronaldo, Beckham'ın olmadığı şeydi. Endüstriyel futbol denince akla ilk o gelmiyordu. Günah keçisi değildi. Ama muhteşem bir pazarlamaydı. Çünkü futbol denince de akla gelen ilk isim o oluyordu. Yaptığı her hareket, gezdiği her gece, takıldığı her kız, ve oynadığı her maç gündeme çıkıyordu. Tam 2000li yılların topçusu. Cantona kadar aksi ve vurdumduymaz, Beckham kadar tarz ve yetenekli. İkisinin bir üst modeli. Fakat en çok sevilmeyeni de bu oldu.
Peki Owen ne alaka? Dünya futbolunun 7 numaraya başvurarak uygulmaya koymak istediği yeni tarz ne acaba? Bunu ilerleyen zamanlarda daha net göreceğiz. Ama Manchester United tarihinin en az satılan 7 numarası bu olduğuna göre garip bir şey bizi bekliyor diyebiliriz.
Bu arada 7 numaranın son 3 sahibinin Real'de oynaması da bir tesadüf müdür yoksa Real'in dünya futbolunun zirvesi olduğunun kanıtı mıdır? Bu da tartışılması gereken bir konu.
3 yorum:
eline sağlık, çok güzel yazı.
dünya futbolunun zirvesi değil de dünya futbol endüstrisinin zirvesi sanırım real madrid.
5-10 milyona alıp 90 milyon'a satmakla, 90'a alıp 30 bırakmak arasında çok fark var.
ronaldo'yu bıraktıkları yok elbet ama şu geçen seneki hollanda modasıyla bu seneye bakınca görünen o oluyor. robben'i harcadı adamlar ya göz göre göre daha ne olsun.
Kanchelskis de 7 numara giymedi mi ? Eger oyleyse o da anilmaya deger bir oyuncudur.
kancheskis'i ben 14 diye hatrılıyorum. cantona'dan önce 7'yi giyen bryan robson vardı,anılmaya değer topçulardan, ama onun hakkında çok fazla şey bilmediğim için es geçtim..
Yorum Gönder