Madem Daum'lu günler, madem Samandıra'da Daum rüzgarları esiyor biz de I.Daum döneminden başlayarak Fenerbahçe tandemini değerlendirelim. Fenerbahçe 2003 yazından bu yana hep 4'lü defans düzeniyle oynadı. Sadece Zico'nun ikinci senesinde içeride oynanan Rize maçında Önder - Edu - Lugano üçlüsü bir arada denenmişti ve 3 gün sonrasındaki Inter maçı öncesi yürekler ağıza gelmişti. Her neyse konudan sapmayalım...
***
Fenerbahçe 2003 yazında bilindiği gibi Fabio Luciano'yu transfer etmişti. Daum ilk zamanlar Fabio Luciano ve Ümit Özat'ı yanyana oynattı fakat aynı bölgeye Stjepan Tomas'ın kiralanmasıyla şampiyon kadronun tandemi de oluşturulmuştu. Tomas daha mücadeleci, daha sert bir stoperdi. Tabir-i caizse Luciano'yu toparlıyordu. Bir önceki sezon Denizlispor'da harikalar yaratan, özellikle deplasmandaki Lyon maçında rakibe havadan karadan geçit vermeyen Servet Çetin'den çok ümitliydik ama Daum Servet'i pek düşünmüyordu. Servet genelde Alaattin Metin'in yazılarına mp3 player'ındaki 5bin tane türküyle konu oluyor, idmanlarda bunu dinleyip gaza geldiğini söylüyordu, üzülüyorduk. 2004 yazında kadroya Alex dahil olmuştu ama Tomas gibi sağlam bir savunmacıyı ezeli rakibe kaptırmıştık. Üstelik gurbetçi Önder de sağbek olarak düşünülüyordu. 2004-2005 sezonu ağırlıklı olarak Luciano - Servet ikilisiyle geçti. Zaman zaman bu ikiliden biri cezalı ya da sakat olduğunda Önder diğerinin yerine hemen monte ediliyordu. Ama açıkça görülen şey özellikle Şampiyonlar Ligi'nde bu üçlüden oluşturulacak herhangi bir ikilinin o seviyelerdeki müsabakalar için yeterli olmadığıydı. Araya ufak ama çok şey anlatan bir istatistik sıkıştıralım, o yıl grupta Sparta Prag, Man.Utd ve Lyon ile eşleşen Fenerbahçe 3 maçta hiç gol yememesine rağmen diğer 3 maçta 13 gol birden yemişti. Yani rakip Fenerbahçe'nin üstüne geldiği zaman gol atmakta zorlanmıyordu. İşin savunma kısmında durum bu iken yönetim Nobre - Tuncay - Alex - Hooijdonk - Serhat gibi hücumcuların yanına bir de Anelka'yı transfer etti.
***
Fenerbahçe o sene de şampiyon oldu. Ertesi sezon yine aynı üçlüden ikisi oynayarak başlandı sezona. Önder Turacı'nın bana göre Fenerbahçe kariyerindeki en iyi maç olan ve Fenerbahçe'nin San Siro'da 3-1 kaybettiği Milan maçı gelecek günler için Önder'in stoperde yapabilecekleri açısından beni umutlandırmıştı ancak hem hamle zamanlamasındaki eksiklikler, hem de kolay çalım yemesiyle ilerleyen günlerde bu umutlar da rafa kalktı haliyle. Fabio Luciano ise Denizli ile oynanan kupa maçında Selçuk Dereli'ye yaptığı gider ve Malatya deplasmanında kenarda takım elbisesiyle yağmurun altında Anelka'nın golünü alkışlayışı ile kalpleri fethettiyse de asıl üstüne düşen görevi hiçbir zaman layıkıyla yerine getirmedi. Hep kademe hatası yaptı, ağır kaldı, rakibi seyretti vs... Yine de attığı gollerle ağızlarda güzel tat bıraktı bunu inkar edemeyiz. Her neyse o seneye damga vuran adam kesinlikle berbat performansıyla Servet Çetin olmuştu. Bunu Shevchenko yüzünden söylemiyorum, 3-2 kaybedilen Galatasaray kupa maçı, 5-3 kaybedilen ve şampiyonluğun gidişinin gizli bir habercisi olan Manisa deplasmanı Servet'in hep iflas ettiği maçlar oldu Fenerbahçe formasıyla. Luciano attığı goller ile biraz olsun iyi hatırlansa da bugün rakip takımda büyük işler başaran Servet'i iyi hatırlayan bir Fenerbahçeli yoktur sanırım, en azından ben öyle hatırlamıyorum.
***
Zico ile başlayan dönemde sakatlığı uzun sürecek Luciano ile yollar ayrıldı, Can Arat ilk 11'e monte edildi. Önder - Can tandemi Fenerbahçe'yi hazırlık maçlarından Ağustos sonuna kadar götürdü neredeyse. Luciano - Servet ikilisinden daha kötü olamazlar, hem Can bizim çocuğumuz diyerek sahip çıkmıştım o dönem bu ikiliye. Ancak büyük kaptanın bile kafasındaki son teli kopartan Dinamo Kiev maçı, bu sene 2-1 kaybedilen Hacettepe maçı ile birlikte Can'ın Fenerbahçe kariyerini noktalayan iki maçtan biri oldu. Kafa topuna uçan tekme ile girer, ama hala iddia ediyorum Türkiye'nin en teknik stoperidir Can. 4 transferin birden ayaklarının tozuyla sahada olduğu ve Fenerbahçe'nin 4-2 kazandığı Antalyaspor maçı ise tam 3 yıl boyunca Fenerbahçe kalesini bana göre başarıyla savunacak Lugano - Edu ikilisinin Fenerbahçe formasıyla oynadıkları ilk maçtır. Lugano ile ilgili ilk izlenimim şuydu: Topu fazla şişiriyor, yerden oynamıyor, çok ağır ancak Luciano, Servet ve Önder'de olmayan bir özelliği var o da ilk hamleyi yapıyor. Edu ise fazla göze batmamıştı. Lugano o maçta iki gol birden atınca Fenerbahçe yeni Luciano'sunu buldu gibi yorumlar yapılsa da benim ondan asıl beklentim işin savunma tarafında yapabilecekleriydi ki Lugano ilk haftalarda tam bir hayal kırıklığı oldu. Önce Sivas'ta Pini Balili, ardından Manisa'da Filip Holosko tarafından paspas yapıldı. Ancak ilerleyen haftalarda bu ikili oturdu. Lugano sağlam ve hırçın Edu ise Lugano'ya göre daha akil ama hata yapmaya daha müsait yapısıyla ön plana çıktı. Özellikle Zico dönemindeki Avrupa Kupası maçlarında oldukça başarılı maçlar çıkarttıklarını söyleyebiliriz. Edu, kendi kalesine attığı iki gol yüzünden hep kötü olarak kaldı akıllarda. Benim aklımda ise deplasmandaki Sevilla maçında gösterdiği cengaver performansla kalacak. Aklımda böyle kalacak da Edu takımda kalacak mı o da meçhul şimdilik.
***
Aragones döneminde de bu ikili değişmedi, ancak orta sahadan Aurelio'nun gitmesi ve gelenlerin gideni bayağı bir aratması Fenerbahçe'nin guardını da oldukça düşürdü. Özellikle Şampiyonlar Ligi'nde akıl almaz açıklar verdi Fenerbahçe tandemi. Bunda savunmacılardan ziyade ortasaha blogunun yetersizliğinin etkili olduğunu düşünüyorum. Aragones'in Gökhan Gönül fantezisi ise İnönü haricinde hiçbir yerde tutmadı.
***
Ve ikinci Daum dönemi... Stoperler Fabio Bilica ve yeniden Önder Turacı. Bilica kötü oyuncu değil, ama açık oynayan bir Fenerbahçe söz konusu. Orta sahasında savunmaya dönük oynayan, stoperlere yardım edecek tek oyuncunun yeni transfer Christian olduğu bir Fenerbahçe var. Yeni bir stoper transferi gizliden gizliye gündemde, ama Edu'nun dönüşüne bağlı bu durum. Edu ekim ayında idmanlara başlarsa Fenerbahçe 3 ay Bilica - Önder ikilisine emanet. Fatih Demirkol ile yaptığı röportajda çok samimi açıklamalarda bulunan Bekir İrtegün'ün ise Önder'den kötü olduğunu düşünmüyorum. Dün de gördük ki araya atılan her top tehlike yarattı. Muhakkak daha ciddi bir rakiple oynansa en azından Fenerbahçe orta sahası da top rakipteyken mümkün mertebe topun arkasına geçmeye özen gösterirdi. Tabi böyle bir orta saha kurmasında fayda var Daum'un. Carlos'un yerine Andre Santos'un beke çekilip Deivid'in sol tarafa alınması Vederson'a ne hissettirdi bilmiyorum ancak şunu iyi biliyorum, hem Vederson Daum'un kenara atmaması gereken kıymetli bir oyuncu hem de Deivid sol kanat değil. Zico'nun sağda Kazım solda Deivid ısrarı Stamford Bridge'de iki kanadını birden kırdı Fenerbahçe'nin ve belki de bir yarıfinale maloldu, bilemeyiz. En azından Fenerbahçe'nin ağır stoperlerini zor durumda bırakmamak için Daum'un Colin yerine Mehmet Topuz'u tercih etmesi daha sağlam bir orta saha anlamına gelebilir. Beşiktaş maçı iki takımın da ne durumda olduğunu görmek açısından iyi bir fırsat. Bilica ve Önder için bu ikiliye dikkat diyor, kalbimin bir köşesinde yer alan Fenerbahçe formalı Ivan Cordoba'yı görmek için sabırsızlanıyorum.
2 yorum:
Daum takımındaki her oyuncunun yetenekleri ölçüsünde takımın oyununa katkı yapmasını, hücumda tehdit oluşturmasını isteyen bir hoca. Tomas takım savunmadayken cengâver ama top bizdeyken tam bir etkisiz elemandı. Daum'un ondan alabileceği de ancak buydu. Servet'in ise potansiyeli çok daha yüksekti. Daum'un yazıda belirtildiği gibi Servet'i düşünmediği de bence doğru değil. Fenerbahçe'de kiralık olarak forma giyen Tomas'ın takımda tutulmamasının en önemli sebebi Daum'un Servet'ten faydalanmak istemesi, onu işleyip çok etkili bir oyuncu elde edebileceğine inanmasıydı. Bir diğer kazanım da yabancı kontenjanının açılmasıydı.
Tarzına bakılırsa aslında Lugano tam Daum'un aradığı özelliklerde bir oyuncu. Hatta Lugano kulübün gündemine ilk onun zamanında gelmiştir. Ayaklarının ayarı olmasa da savunmada sağlam, hücumda da sinir bozucu şekilde fırsatçı. Lugano'nun Galatasaray maçından sonra Fenerbahçe serüveninin bittiğini düşünsem de Daum geldiğinden beri "acaba" diyorum. Lugano'nun sahadaki tavırlarından bağımsız şahsi görüşüm de Lugano'nun Edu'ya göre Bilica'yla daha uyumlu bir ikili olacağı yönünde.
Luciano'ya gelirsek, attığı gollerle ağızda bıraktığı tadın ötesinde top tekniğiyle fark yaratan bir oyuncuydu. Can Türkiye'nin en teknik stoperiyse Luciano da muhtemelen lig tarihinin en teknik üç savunma oyuncusundan biridir. Savunmadan oyun kurma becerisi, hücum etkinliği ve kafa vuruş tekniği bazı defansif zaaflarını hoş görmek için bence yeterliydi.
Son bir düzeltme; son maçta Vederson maçı tribünden takip ettiği için Carlos'un yerine Deivid'in oyuna dahil olmasına pek bozulmamıştır sanıyorum.
vederson hatırlatması için teşekkürler... uğur boral diyeceğiz ama bu kez de ona mesaj vermiştir daum, zamansız evlendi diye... hele biraz daha zaman geçsin, o zaman daha sağlıklı değerlendiririz daum'u...
Yorum Gönder