Pazar, Ağustos 2

Gönül Ne İster?


Ne Süper Kupa ister bu şen gönlüm
Ne de Almanya'da oynanan maçlar
İki dileğim var federasyon
Cumhurbaşkanlığı ve TSYD

Bu ilkokul çocuğu aklıyla yaztığım bu dörtlük, herşeyi anlatıyor. Yarın Süper Kupa finali var. Isınamadığım bir organizasyon. Oysa teoride Cumhurbaşkanlığı Kupası'nın aynısı. Lig ve kupa şampiyonları karşılaşıyor. Ama sanki birşeyler eksik. Alışkanlık önemli bir olay.

Çocukluğumuz haziranda oynanan sezon finalleri ile geçti. Ankara 19 Mayıs Stadı sezonu taçlandıran maçlara evsahipliği yapıyordu. Ligi kazanan kadro ile kupayı kazanan kadro karşı karşıya geliyordu. Son bir 90 dakika. Bütün adeleler yorulmuş, zihinler körelmiş. Ama hiçbir futbolcunun aklında tatil yok, kupa var. Bütün maksat, ünvan maçını kazanıp, devletin en büyüğünden o kupayı almak. O kupayı alan, ne daha fazla gelir elde edecekti, ne de başka bir şey olacaktı. Sadece o sezonun tüm yorgunluğunu reis-i cumhurun yanında atmış olmanın haklı gururu olacaktı.

Oysa Süper Kupa'da kadroya bak. Andre, Baroni, Ferrari. Bunların hangisi geçen sene Fenebahçe kupada finale çıkarken veya Beşiktaş şampiyonluğa yürürken bırakın maç izlemeyi, kaç maçın skorundan haberdar olmuştur. Bence hiç farkında değillerdi ve yarın boyunlarında madalya olacak. Kimin sayesinde? Gökhan Zan sayesinde mesela. Veya ne olursa olsun yine de Yasin'in Can'ın emeği yok mudur? Geçen sezonun çilesi çekmeyenler, sahada olacak. Kupayı ise şeref tribünde el pençe divan olarak değil, saha içinde hoplaya zıplaya alacaklar mesela.

Yeni kadroların çıkış maçı diye tanıtılıyor Süper Kupa finali. Yeni kadrolar, yeni transferler. İstanbul takımları için bu maçlar önemli, bu aylar önemli. Ama bunun alameti farikasıdır E-efsane TSYD maçları. Milyon dolarlık adamları rezil, ikinci ligden gelenleri vezir yapan turnuvalar. Yeni transferin nereye geldiğini tokat yemiş gibi anladığı maçlar. 3 gün önce Kadıköy'de Fenerbahçe karşısına çıkıp, 3 gün sonra İnönü'de Galatasaray'a karşı oynamak mesela. Süper Kupa'daki gibi 90 dakika yarı yarıya tribünle maç oyna, kupa kazan yok. Sezon içinde yaşayacağın derbi deplasmanını da, kendi sahandaki derbi baskısını da yaşayarak başlıyorsun sezona. Nereye geldiğini, hangi kulüpte olduğunu, taraftarın o sene ne istediğini ve ne kadar istediğini sahaya ilk çıktığın andan itibaren hissediyorsun. Mesela fotoğraftaki maç gibi, rakiplerine korku salabilirsin taraftarına güven verebilirsin veya sezona hüngür hüngür ağlayarak başlarsın topçu olarak.

Diyebilrisiniz ki, yarın oynanacak maç bir derbi zaten. Ama olmayabilirdi. Şampiyon Sivasspor olsa, Sivasspor-Beşiktaş oynardı. Geçen sene oynanan Galatasaray-Kayserispor maçı gibi.

Neyse, ben yazarım siz okursunuz. Bizi takan da olmaz. Boşuna geçmişi hatırladım sadece gece gece. Yazasım geldi. Gerçek dünya farklı. Romantizm öldü, sektörün(!) içindeyiz artık. Geçti TSYD zamanları, bari yarınki maçın keyfini çıkaralım.

4 yorum:

father vic dedi ki...

mustafa denizli sağolsun..tsyd kupasını o kaldırtmıştı fb nin başına geldiğinde katılmayacaklarını açıklayarak..

süper kupa uygulamasına gelince,cumhurbaşkanlığı kupasının futbolun siyasetten temizlenmesi için kaldırılmış olabilceğini düşünüken aklıma ispanya kral kupası geldi..demek ki onla pek alakalı değil sadece endüstriyel futbol adına atılmış bir adım..

süper kupayı biraz uefa süper kupaya benzetiorm..orda da sezon başında yeni transferlerin oynadığı ve yeri geldiğinde 2 gol atarak(mario jardel-galatasaray) yeni takımına kupa kazandırdığı bir organizasyon..bizim süper kupanın da çıkış noktası orası sanırım..

minyatürkalem dedi ki...

Ben bu 6-0 a takıldım kaldım. Kimse hatırlamaz ve hatırlatmaz. Bu skor Galatasaray aleyhine olsaydı aynı ilgisizlik olur muydu ?

Saban dedi ki...

Yanılmıyorsam o 6-0, Beşiktaş'ın büyük çoğunlukla gençlerle oluşan bir kadroyla çıktığı bir maçtan sonra olmuştur.

Zaten gazetenin üzerinde "7 eksik" yazıyormuş. O yüzden çok üzerinde durulmuyor olabilir.

Adsız dedi ki...

adam galatasaraylı ondan bulup böyle şeyler koyuyorç bildiğin ezik yani