Pazar, Mayıs 31

Galatasaray 2-1 Sivasspor


Benim hayatım hep böyledir. Yaz tatilini dört gözle beklerim, gelir çok kötü geçer, ama son 2 hafta muhteşem olur ve tatil sona erer. Üniversiteye girerim, 7 iğrenç dönem geçer, son dönemde ağza bal çalınır. Birşeyin hep sonu güzel oluyor. Tıpkı bu sezon gibi.

2 senelik aradan sonra kapalıya girdim bu maçta. Kafalar yine karıştı haliyle. Seneye kombineyi nereden almak lazım? Kapalı çok pahalı ama son sezonu. Bir seneyi kapalıda geçrimek büyük bir hedef benim için. Eski açıkta her zamanlar birşeyler eksik olacak.

Kapalı'da olunca maça etki ettiğini düşünüyor insan. Peralta kızar bu konulara, tribün aşkı nedir der. Ama başarısız geçen ömrümüzde işe yaradığımızı hissettiğimiz tek yer orası. Dün Volkan Yaman ile beraber savunma yaptık, Sabri ile atağa hep beraber kalktık, Arda ile içeri beraber girdik, Kewell ile oyunu beraber kurduk.

Şimdi diyeceksiniz ki, ligin son maçı şampiyonluk umudun yok ne bu atağa kalkmalar falan. Dünkü maçta bir kez daha gördük, içimizdeki Sivasspor antipatisi boşa değilmiş. Ve herhalde şampiyonluğu biz Sivasspor maçlarında kaybettik. Çünkü o maçlarda sinirler çok bozuldu. Top oynamayı beceremeyen Sivasspor bir tek şeyi güzel yapıyor. Saha içinde ve saha dışında sinir bozmak. Sinirleri bozulan bunu hırsa dönüştüremeyip saçma sapan şeylerle uğraşırsa kaybeder. Örneği bizim kırmızı kartlar, kural hataları geyiği vs.. Gereksiz şekilde sert oynuyorlar, yedikleri gole 3 dakika üzülüp sonradan itiraz ediyorlar, hocaları apayrı bir yazı.

Şampiyonluk yarışından geride kaldıktan sonra Fenerbahçe ve Beşiktaş'ı onlardan üstün oynamamıza rağmen yenemedik. Sivassppor'u ise 5 farklı yenecekken 82.dakikada bulduğumuz golle geçebildik. Hakikaten bir şanssızlık vardı bu sene.

Dün Sivasspor'u yenmek, Bülent Uygun'a taşmak, Tugay'ı görmek, sezonun son dakikalarında takımı alkışlamak hepsi çok güzeldi. Ama insan üzülüyor. Eğer bir gazetede manşet atsaydım kesin şunu atardım ki bugün de kesin bir yerlerde atılmıştır: Daha önce nerdeydiniz."

Bu topu bütün sezona yaysaydık herhalde sadece Kadıköy'de yenilirdik. Zaten yıllardır dediğimiz gibi Galatasaray'ın sorunu hiç bir zaman saha içinde olmadı. Saha dışında yaşananlar bizi ya şampiyon yaptı ya da şampiyonluktan etti. Bu sene şampiyonluk dışında bir de Kadıköy finalinden alıkoydu.

Sivasspor'un şampiyonluğu ne kadar haketmediği ortada. Büyük düşünmekten aciz bir takım. Şampiyonluk ihtimalinin olduğu maçta skor 1-1'ken zaman geçiren bir takım lütfen şampiyon olmasın. Beşiktaş'ın şampiyon olması ezeli rakiplikten ötürü sevinilecek bir durum değil benim için. Ama sonuçta Beşiktaş illa şampiyon olacaktı. Bu sene olmasa seneye veya 10 sene sonra. Ama Sivasspor mümkünse şampiyon olmasın. Bursaspor olsun, Eskişehirspor, Ankaragücü olsuni Kayserispor olsun ama Sivasspor olmasın. Olmadı da çok şükür.

Dünkü maçın güzelliğinden, duygusallığından sezon değerlendirmesini sonraya bırakalım. Biraz aklımız başımıza gelsin. Şu an bu takım,bu hoca kalsın kimse gitmesin diyesim var. Sivasspor galibiyeti gözlerimizi kör etmiş olabilir. Sağ salim bir kafayla, açık zihinle daha sonra yazarız.

Şimdi tatil zamanı. Kafayı boşaltmak lazım. Transfermiş, yeni hocaymış bunları duşunmuyorum. Çünkü bunlara kapalı üstte takıma yaptığım binde 1lik etki kadar etkim olmuyor. O yüzden takım şekillensin biz de o esnada kapalı mı eski açık mı onu belirleyelim. Ondan sonra transferleri değerlendiririz. Allah son sene bir kapalı nasip etsin. Mehmet Yıldız'ı da inşallah Galatasaray formasıyla görmeyiz.

Hiç yorum yok: