Salı, Eylül 8

Taraflar Belli Olsa


Biraz kaçak güreşelim bu sefer. Bazı Fenerbahçeli yazarlar Elano'yu, Marco Aurelio sanmışlar. Brezilya'nın Arjantin maçını da izleyince de "ne kadar abartılmış" diyebiliyorlar. Sadece 2 frikik attığı için, 68.dakikada oyundan çıktığı için "Galatasaray topçusu gereksiz yere övülüyor" tezi sunuluyor. Genelde Alex'i el üstünde tutan insanlar bunlar.
İşin ilginç yanı Galatasaray cephesi olarak bizler de basının Fenerbahçe'yi kollayan, Galatasaray'ı yeren haberler-yorumlar ürettiğini savunuyoruz. Belki bizim gözlerimiz de sarı-kırmızıya hassas olduğu için bazı noktalarda sağlıklı düşünemiyoruz. Bunu da kabul ederim.

Fakat kafaya takılan soru şu? Biz, ayda yılda bir okunan blog yazarları, Galatasaray'a feci sallıyorlar derken, "gazetelerde Fenerbahçe aleyhine Gaşatasaray lehine yazılar yazılıyor" diyen insanlar Hasan Ali Atasoy, Selçuk Yula gibi çok okunan gazetelerin çok okunan yazarları. Yazan siz, okunan siz, beğenmeyen yine siz. Nasıl olacak bu?

Son günlerde çıkan habere bakalım. Shaktarlı birinin ağzından yazılmış bir haber Elano parası verilmezse huysuzlanır tadında. Sonradan Shaktar resmi siteden yalanlıyor bunu. Galatasaray resmi siteden bildiri yayınlıyor. Dün Spor Servisi'nde Fuat Akdağ "yalan haber de geç" diyor. Ama bu yalan haber değil. Yalan haberin örneği "Ronaldinho Fenerbahçe'de", "Zidane Galatasaray'da"dır. Bu tip Elano haberleri art niyetli haberlerdir. Ve bunlara tepki verilmesi normaldir. Ama bu uydurma habere tepki gösterince bile bir tepkiyle karşılaşıyor Galatasaray.

İşin örgütlenme durumu çıkıyor karşımıza hep. Medya Fenerbahçeli demiyorum. Medyanın Fenerbahçe kanadı işini çok iyi yapabiliyor diyorum. Galatasaray tarafı mı? Öyle bir taraf yok. Kendi taraftarıyla arasında mesafeler olan bir kulüp kendi basınını nasıl yaratabilir ki? Böyle olunca "suyun karşı tarafı" istediği gibi yönlendirebiliyor. Keşke burada da İspanyol sistemi olsa. Marca alınca El Mundo Deportivo alınca kimin sesini okuduğumuzu bilebilsek. Ama öyle bir durum olmadığı için, yazılanları iyi okumak gerekiyor. İmzasız manşetlerde nelerin yazıldığı, köşe yazılarında nelerin yazıldığı, hepsi iyi irdelenmeli. Eski Galatasaraylı futbolcu, yeni spor yazarı herhangi biri Galatasaray'ı övünce "işte Galatasaraylı medya" denmemesi lazım.

Dediğim gibi biraz kaçak güreşiyorum. Ayrınıtlı yazmak istemedim pek. Sonuçta Galatasaray kendi basınını oluşturmalı. Ne zaman basında Galatasaray'ı temsil eden isimler olarak (bu da ayrı bir yamukluktur ya) Hakan Ünsal, Hakan Şükür, Gökmen Özdenak gibiler olmaz, o zaman bazı şeyler de yoluna girer zaten.

Hiç yorum yok: