Cumartesi, Kasım 28

Cenk İşler, el övünür...

Bu hakemlerle bu ligin biteceğini gerçekten düşünmüyorum. Buna bir tepki koymak lazım, geçen hafta Beşiktaş'ın üçüncü golü ofsayt, bu hafta Kasımpaşa'nın üçüncü golü bariz bir ofsayt ve skor 1-3 iken Semih'e yapılan müdahale net penaltı. O an penaltı çalınsa ve skor 2-3 olsa o maçta herşey olabilir...
***
Yukarıdaki paragraf tabii ki şakadan ibaret. Önce Volkan'dan başlamalıyım. Bu yıl gösterdiği iyi performansa söyleyecek tek sözüm yok. Antalya'da müthiş bir top çıkardı, dönen atak gol oldu maçı aldık, Kayseri'de maç 1-1'e geldi, 4-1 bitecekken Kayseri deplasmanında 1 puanı cebe atmamızı sağladı, 3-0 kazandığımız ve üstün oynadığımız Gençlerbirliği maçı performans olarak takımın zirve maçıydı ve bu maçta bile 2-3 tane, gol olsa kimsenin ağzını açamayacağı pozisyonlar oldu, Volkan müthiş çıkardı ve galibiyette pay sahibi oldu. Volkan'ın tek kusuru, sıçtığı zaman jeneriklik sıçıyor. Öyle bir gol yiyor ki uzun yıllar akıllardan çıkmıyor. Bir kalecinin kariyerinde Kuranyi'den yediği, topu ayağının altından kaçırdığı gol ve bu gece maçın 50.saniyesinde yediği bu gol varsa, onu diğer kalecilerden ayırmak gerekir. Elinizdeki adam standart değil. Ve eğer konsantrasyon problemi varsa akla hayale gelmeyecek golleri yiyebilir. Ama kafa olarak maçtaysa bir Julio Cesar bir Petr Cech oluverir... Golü yiyince arkadaşım, iyi ki Kasımpaşa maçında yedik böyle bir gol, başka hangi maçta olsa çıkaramazdık dedi. Dakikalar ilerledikçe ilk yarıda skor 1-1 iken, bence kazanmamız için en az 2 gol atmalıyız çünkü Kasımpaşa bize kesin 1 tane daha atacak dedim. Vederson ve Deivid oyuna girdiğinde, birşeylerin değişeceğini sanmıyorum sadece umuyorum dedi arkadaşım. Ve maç sonunda eve dönerken şunu düşündüm, bu maça 5-0 önde başlasaydık oynadığımız bu futbolla kesinlikle maçı kazanamazdık. 5-5 ya da 5-6 Kasımpaşa kazanırdı.
***
Kasımpaşa'nın hakkını yemek istemiyorum. Yılmaz Vural (bugün MHP'li Oktay Vural'ın kardeşi olduğunu öğrendim, sahiden benziyorlar lan zaten) hesabını yapmış. Benim adım Kasımpaşa, onun adı Fenerbahçe. Kadıköy'de yenilirsem hatta farklı yenilirsem kimse bana birşey demez. Ama yenersem gündem değişir, olay olurum, milli takım muhabbetinde benimle dalga geçenlere de kapak olur diye düşündü bence. Hatta her büyük maçta hemen hemen böyle düşünüyor hoca. Amacı kazanmak bu maçları... Ama bunun bir bedeli vardı ve o da Kasımpaşa savunmasının arkasında kabak gibi açılan boşluklardı. 4-4-1-1, 4-3-1-2, 4-4-2, 3-5-2, 4-6-0 vesaire oynayan değil, sahada kazanmak için karakter koyan bir Fenerbahçe olsaydı bu maçı kazanırdı. Evet üzgünüm ama sorunlar rakamlarda değil. Keşke orada olsaydı. Yani sorun Selçuk'un ve zaman zaman Christian'ın sol ya da sağ iç oynayacak bir oyuncu olmaması, Alex ile birlikte bazı oyuncuların ki en başa beni ciddi biçimde hayal kırıklığına uğratan Semih'i yazmak lazım, çok kötü gününde olmaları, ya da Rıdvan'ın dediği gibi Galatasaray maçından sonra ligin ilk yarısı için kepenkleri indirmeleri, genel savunma zaafları, Daum'un ilk kez denediği sistemin tutmaması falan değil, olamaz. Galatasaray kaybetmişken, puan farkı 5'e çıkacakken, Beşiktaş ensene gelmişken, geçen hafta taraftarlarını bir derbide üzmüşken, sahadaki bu karakter, disiplin ve mücadele noksanlığını açıklayacak sistem, taktik, vesaire olamaz. Bu Rıdvan'ın dediği gibi (2) başıboşluk değil, içiboşluk bence. O 20 günlük arada ne yedilerse Samandıra'da içleri boşalmış.
***
Daum öyle bir of çekti ki kulübede, sinirlenmemek mümkün değil. Emre hakeme küfrediyor, 3 maç ceza alıyor Daum "Emre gibi oyuncuların kıymetini bilmeliyiz" diyor. Kazım 4 maç ceza alıyor, Daum "bazı oyuncularımızı bilerek tahrik ediyorlar"diyor. E sen böyle yaparsan takım kalır mı ortada? Eklesene o Emre'li cümlenin sonuna sinirlerini kontrol etmeyi öğrenmeli diye. Eklesene o Kazım'lı cümlenin sonuna arkadaşlarını bu şekilde sahada yalnız bırakmaya hakkı yok diye... Kazım'ı kazanıyoruz diye takımı kaybediyoruz abi burda. O Uğur Boral ulan en azından kötü oynuyordum, dikine denemeye çalışıyordum olmuyordu, 4 kişinin arasına girip topu kaybediyordum ama bir gün de yan hekeme küfür edip 4 maç ceza almadım demez mi? Daum'un lig motivasyonu, disiplini, taviz vermeyen tavrı yoksa biz niye katlanıyoruz abi Daum'a o zaman? Ya da ben diyeyim. Çünkü Fenerbahçe tribünlerinin geneli Daum'cu zihniyeti sever. Adam zaten Avrupa Kupalarını düşünmüyor, e sen Galatasaray'ın kaybettiği hafta Kasımpaşa'dan evinde 3 tane yiyorsan ne diye oyuncuları idmanlarda deli gibi lig lig lig diye bağırtıyorsun? Oflayıp puflayacaksan, gel beraber oflayalım, ne farkımız kaldı ki sen Kasımpaşa karşısında bu kadar çaresiz kaldıktan sonra zaten?
***
Sezon başında bir yapı oluşturduk. Aykut Kocaman sportif direktör oldu. Ben Fenerbahçe'de futbolla ilgili herşeyde son sözün Aziz Yıldırım'a ait olduğunu düşünüyorum. Bunu kulüpte bir futbol şube sorumlusu olmamasıyla da açıklayabiliriz belki. O yüzden bu yapının samimiyetine inanmıyordum. Ama Aykut'un bu kadar da pasif kalacağını düşünmüyordum. Arada Aziz Yıldırım'ın ağzı olup Daum'a aba altından sopa göstermesini falan beklemiştim ama onu bile yapmıyor. Demek ki gerçekten bir sportif direktörlük bu. O zaman daha kötü çünkü görevini yapmıyor Aykut Kocaman... Gerçi düzgün bir görev tanımı da yok bu sportif direktörlüğün ama ne bileyim 3-0 kaybettiğin ve değil taraftar yönetim olarak bile oyun 0-0 iken verilmeyen net bir penaltının arkasına sığınamadığın bir derbi mağlubiyetinden sonra nasıl bir 1 hafta geçti de o Samandıra'da, böyle bir takım çıktı ortaya? Mustafa Denizli'nin Fenerbahçe'deki son maçı, Diyarbakır deplasmanından önce bol bol kar topu oynandığını biliyorum, bu sefer kar da yağmadı. Kenarda Kasımpaşa karşısında çaresizlikten oflayan bir teknik direktör varsa onun üstündeki sportif direktöre de "birader sen ne iş yaparsın" demek gerekmez mi? Haddimi aşıyorum biliyorum, ama gerekir.
***
Kasımpaşa'nın kazandığı bir maçtan sonra sürekli Fenerbahçe konuşup onlara haksızlık mı yaptım bilmiyorum, gerçi Murat Erdoğan'a haksızlık yapsam vicdan azabı çekmem, ama ne bileyim gerçekten çok açık oynadılar. Büyük boşluklar verdiler. Skor 3-1 iken bile defans yapma gereği duymayan bir Kasımpaşa varsa ortada, sorunu Fenerbahçe'de aramak lazım sanki. Yine de sakin ve çok düzgün oynadılar, iyi pas yaptılar. Sonuçta her atak oynayan ve açık oynayan takım 3-1 yenemiyor Fenerbahçe'yi... Açıkçası Kasımpaşa Fenerbahçe'nin oynaması gerektiği gibi oynadı. Tebrik edip kara kara Twente maçını düşünmekten başka yapacak birşey yok. Dibe vuran takımlar daha sonra toparlanma sürecine girerler deyip, iyimser olmak gerekiyor sanırım...

5 yorum:

Kayrakli dedi ki...

"Skor 3-1 iken bile defans yapma gereği duymayan bir Kasımpaşa varsa ortada, sorunu Fenerbahçe'de aramak lazım sanki. Yine de sakin ve çok düzgün oynadılar, iyi pas yaptılar."

Fenerbahçe'nin birşey yapamacağından o kadar emindiler ki savunma yapma gereği bile duymadılar gibi bir hava vardı ortada. senin 5-0 muhabbetin gibi sabaha kadar oynansa kasımpaşa yenerdi demek istiyorum.

Hiç sevmesemde Emre'nin maç içinde çıldırmasını bu maçta anladım; arkadaş hiçbir oyuncu ortasahada presi bırak dikelmez mi yahu ? ortaya direk diksen bir iki top çarpardı. Kasımpaşa rahat rahat yönlendirdi oyunu kanada açtı, arkaya uzun oynadı, defansta makara yapar gibi top çevirdi. Böyle bir maçtan sonra Yılmaz Vural her türlü konuşmayı hak ediyor.

Sefa Hasanoglu dedi ki...

Diğer 2 golüde hakem attı zaten.

İlk yarı boyunca takımı sahadan hakem sildi zaten.

2. yarıda koskoca Fenerbahçe takımıyla hakem dalga geçti zaten.

O kadar gol pozisyonunu hakem kaçırdı zaten.

Ne hakemmiş be arkadaş...

peralta dedi ki...

@Faruk Alpaslan

hakikaten pes... "üçüncü golü" ibaresi bile bold. gerçekten şu maç için üstelik de maç yazısını okuduktan sonra hakeme bahane bulduğumu düşünen birinin bu blogu okumasına üzüldüm.

Sefa Hasanoglu dedi ki...

Belki de ironi yapmıştır

Arkhe dedi ki...

Arkadaşın yazıyı okuduğunu sanmıyorum.