Cumartesi, Kasım 7

Dönüm noktası

19 Ekim 2006 tarihini hem o sezonun Fenerbahçe'sinin, hem de bir sonraki sezonun takımının ve belki de şu anda UEFA'da lider takımın temellerinin atıldığı tarihtir diye tanımlayabiliriz sanırım. Gerçi 2004 ve 2005'te ön eleme oynanmadan katılınan 2 Şampiyonlar Ligi macerası ve temeli 2003'te atılan kadro bu istikrarlı sürecin başlangıcıdır ancak, ister Azizsilin diyelim, ister Zico'nun romantik tutumundan vazgeçmesi diyelim, o grup ve o gün oynanan futbol bir dönüm noktası oldu bence.
***
Fenerbahçe 90 dakika boyunca çok iyi mücadele etti, Emre ilk yarıda kasığını tutarak oyundan çıktı, 78'de kornerden gelen bir karambolde Sibierski'nin golü herşeyi mahvetti. Bir buçuk yıl önce Şubat ayında elendiğimiz Zaragoza maçları takım olarak çok kötü olunan maçlardı ve Daum habire tecrübe kazandık diyordu ama asıl tecrübe bu maçtı bence. İyi oynayıp yeniliyorsunuz. Ardından Palermo maçı, Guidolin'in Palermo kadrosunun yarısını haftasonu Inter'le oynayacağı maç için İtalya'da bıraktığı ve Fenerbahçe'nin 3-0 kazandığı maç geldi. Yine de o Palermo'nun Serie A'da lider olduğunu da hatırlatalım. Ardından korkutucu bir İspanya deplasmanı. Yine Fenerbahçe'nin çok iyi oynadığı, 3 topunun direkten döndüğü, Alex'in penaltı kaçırdığı bir maç ve sinir bozucu bir golle gelen mağlubiyet. Tecrübe bunlardı sanırım. İçeride herkesin nispeten rahat olduğu, derbi sonrasına denk gelen, tribünde ise benim için çok daha farklı bir anlam taşıyan Frankfurt maçı. İlk yarıyı 0-1 mağlup kapatıyoruz. İkinci yarı 0-2 oluyor. Ancak Fenerbahçe maçı 2-2 tamamlıyor ve çıkıyor gruptan Newcastle ile birlikte. 2 farklı mağlupken moral olarak toparlanmak, ve maçı 2-2'ye getirmek bir Türk takımı için başlı başına zorken, Kadıköy'de bu daha da zor her an yuhalanma baskısıyla. Akıllar illa ki 2006 mayısında çünkü. Gruplardan sonra eşleşilen takım Az Alkmaar. İki maç da bol gollü geçiyor, bana göre tempo olarak çok düşen takımına müdahale etmeyen Zico yüzünden eleniyoruz deplasmanda 2-0 öndeyken. Volkan'ın jöleleri bahane oluyor. Yenilmeden elenmek, bunlardı tecrübe.
***
Çeyrek finalli sezonu herkes biliyor. Aragones'li fetret devrinde alınan başarısız sonuçlar ve Daum'la yeniden. Bilmiyorum, Daum ve Avrupa Ligi'nde liderlik biraz ironi oluştursa da gelecek için iyimser olmamak da mümkün değil. Evet kabul ediyorum grup kolay, kuraların çekildiği gün de gruptan çıkacağımızdan emindim bazı arkadaşların biz kesin çıkarız sizin yaş demesine rağmen, ama grup ne kadar kolay olursa olsun deplasmanda alınan iki galibiyet, ve maç yapma geleneği önemlidir. Gerçi matematiksel açıdan hala kesinleşmedi ya... Zico ile 12'şerden 24 Avrupa Kupası maçı yapan takım, Aragones ile 10 maç yaptı. Daum ile de bu rakam şimdiden 8 ki, Daum Fenerbahçe'nin başında 3 yıl kaldığı süreçte 12'si Şampiyonlar Ligi olmak üzere 14 maça çıktı, 9'unu kaybetti.
***
Velhasılkelam, o Newcastle maçı ve o sene oynanan, hepsinin birbirinden ibretlik hikayesi olan 12 maç bugüne gelinen süreçte dönüm noktası oldu. Esas kırılma noktası buydu. Yoksa Daum'un Fenerbahçesi'nin deplasmanda 4-2 kaybettiği Lyon maçı, kalecisinin ayağının altından top kaçırmasıyla geriye düştüğü maçta toparlanıp 3-3'e getirdiği Schalke maçı, ikinci yarının başında 9 kişi kalmasına rağmen son dakikaya kadar beraberlik fırsatını kovalayıp 2-0 mağlup olduğu Schalke maçı, 85'e 1-1 girilen ve 3-1 biten Milan maçları da belki örnek olarak verilebilir. Ancak bizim Daum'a kızdığımız nokta Schalke ile oynarken bile yabancı sayısından dem vurup kendi takımının gücünü küçümsemesiydi. Umarım Daum değişmiştir, değişiyordur. İyimser olmak istiyorum. Geri aldığı Fenerbahçe bıraktığı Fenerbahçe değil çünkü.

5 yorum:

kutay dedi ki...

"biz kesin çıkarız sizin yaş" diyen olarak..
s.bükreş'i geçen sene elendiğimiz s.bükreş sanmıstım. ama sheriff'i bile yenemeyen bir s.bükreş var grupta. sheriff'i yenemeyen bir takımın gruptan çıkması futbol katliamı olur zaten.
o cümleyi fenerbahçe güçsüz diye değil, rakipler sağlam diye demiştim.
aynı cümlenin sonunda twente zor takım dediğimde inanmayanlar, kadıkoy'de twente mağlubiyeti yaşadılar.
biz ise 2 maç kala "kesin" olarak çıktık.

peralta dedi ki...

bu hesaba göre o zaman sheriff'e bir maçta yenilen, kendi sahasında da son dakika golüyle zar zor yenen takımın gruptan çıkması da futbol katliamı olmasa bile ona yakın birşeyler olabilir.

kutay dedi ki...

olabilir.. sonuçta dengesiz bir grup olduğu ve fenerbahçe'nin işinin zor olduğunu (maçlar başlamadan önce) gösteren veriler bunlardır..
zaten anlamıyorum, fb için lokum gibi kura desek olmuyor zor rakipler desek olmuyor..

Major dedi ki...

süper bir yazı olmuş, eline sağlık. son 2 cümleyi keşke daum'un yüzüne söyleyebilsek..

highstanbul dedi ki...

kura günü ben de senin gibi düşünmüştüm kutay, ama grupdan dolayı degil daum dan dolayı, bir de bu sene ağızına pelesenk olan bir cümle, "asıl amacımız türkiye süper ligi" 1. öncelik olarak bunu dem düşünüyor hemde açık açık dile getiriyor daum, aslında kızmıyorum.

başkan aziz yıldırım gereksiz 3 sene şampiyonluk taşkınlığının getirisidir heralde. ama kalbim kırılıyor. her sene uefa - cl farketmez, uefa için yarı final - final, cl için çeyrek final den itibaren her sene ben Fenerbahçemin ismini o son 4 veya 8 takım içinde görsem, şampiyonlukl kadar mutlu olurum, ama istikrarlı bir şekilde.. başkanda bu sene mutlu sona ulaşıp, umarım önümüzdeki senelerde avrupalı bir Fenerbahçe yaratır..

not : zaten avrupada o istikrarı yakalan takım, süper ligde 30. haftada şampiyonlugunu ilan eder :)