Bu noktadan sonra yazacak birşey var mı bilmiyorum. Şu anda herkes yazıyordur zaten. Enke değil de, Alman duvarcı ustası Fritz de intihar etse üzülürdük. Ölüm bu sonuçta. Hiçbirimizin bilmediği birşey. Sadece kalanların yaşadığı acıyı tahmin edebiliyoruz.
Enke, 32 yaşında kimine göre kaçtı, kimine göre red etti, kimine göre pes etti.
Enke, 32 yaşında kimine göre kaçtı, kimine göre red etti, kimine göre pes etti.
Ve bugün bir kez daha farkediyoruz ki, futbolcular da insan. Senin, benim gibi. Kariyerleri değil, bir hayatları var. Onlar için de ölüm varmış, korku varmış, bu dünyanın sonu varmış.
Tabi bir de evlat acısı var. Enke'nin 2 yaşındayken hayata veda etmiş bir kızı vardı. Çok zor bir durum. Üzerinden 3 yıl geçse de unutulacak birşey değil. Ve bu tip olaylarda zaman herşeyin ilacı büyük bir yalan olarak kalıyor.
Babası ölene yetim, annesi ölene öksüz, eşi ölene dul diyoruz. Ama evladı ölene bir isim bulunamıyor. O acıyı tarif edecek hiçbir kelime yok bu dünyada.
Enke'yi şu an anlayamayız. Üzülmekten başka birşey gelmez. Biz de onun yerinde olsak aynı şeyi yapabilirdik. Aslında daha çok Enke'nin karısına, kızını ve eşini kaybeden insanı daha çok düşünüyorum. Allah sabır versin.
Edit: Yazarken çok zorlandım. Belki de karıştırdım birbine herşeyi. En iyisi siz bunu buradan okuyun. En güzel yazıdır bu.
Edit: Yazarken çok zorlandım. Belki de karıştırdım birbine herşeyi. En iyisi siz bunu buradan okuyun. En güzel yazıdır bu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder