Salı, Kasım 3

Acaba? Belki

Sabri'nin bu seneki yükselişini görmemek mümkün değil. Bir kesim onu görmek için baya bekledi ama sene başından beri yükselişini devam ettiren bir isim Sabri. Üstelik Galatasaray taraftarı tarafından gönderilmesi gereken ilk isim olarak gösteriliyordu sene başında. Rijkaard gibi futbol tarzı olan bir teknik adamın Sabri'ye fırsat bile vermeyeceği konuşuluyordu.

Hiç öyle olmadı ama. Galatasaray'ın şu anda en formda 3-4 oyuncusundan biri. Belki de birincisi. Peki Sabri bu hale nasıl geldi? Muhakkak Rijkaard'ın bunda payı yüksek. Haksızlık etmeyelim, bu topu oynayan Sabri, bunda en büyük pay sahibi. Çalıştı didindi ve 5-6 senedir beklenen Sabri geri geldi. Fakat benim de bir komplo teorim var. Önce şu videoyu izleyelim:



Nisan 2009. Üzerinden sadece 6 ay geçen bir maç. Herkesin maç sonunda çıkan kavgayla hatırladığı bir maç. Ama maç içinde çok önemli bir kavga daha vardı: Sabri-Emre. Eski Açık'tan Sabri'ye, "dostunu düşmanını abilerini iyi tanı" diye sayıkladığım dakikalar.

Maç öncesinden başlayalım. Galatasaray camiasının genel hali. Hamburg tramvası tazeliğini koruyor. Konuştuğumuz konuların öznesi "Yeniçeri Ocağı". Ocağın iki aktif üyesi var takımda. Biri Sabri. Diğerleri takım dışında. Ve tabi ki Fenerbahçe takım kaptanlarından Emre Belözoğlu. Derbi öncesi beraber gidilien açılışlar, Acun'un organizasyonları vs.. Galatasaray taraftarını rahatsız ediyor. Başarının gelmesi için, bu zihniyetin kulüpten temizlenmesini savunanlar oldukça fazla.

İşte bu günlerde yaşanıyor bu kavga. Skibbe'yi yollayan, Bülent Korkmaz ile yola devam eden Galatasaraylı futbolcular derbide bekleneni veremiyor. Bu esnada her maç içinde yaşanan normal bir tartışma yaşanıyor. Bu kavgayı misal Uğur Boral ile Hakan Balta yaşasa normal derdik, unuturduk. Ama Sabri ve Emre olunca herşey değişiyor. Değişti de...

Sinan, nam-ı diğer Extensor geçenlerde şöyle bir şey yazmıştı. "Yeniçeriler, geçen sene takımda kalmak için Yeniçeri olmanın yeterli olacağını biliyordu. Bu sene Rijkaard'ın akla önem veren mantalitesi geldi. Futbol oynayan takımda kalacaktı. Sabri o nedenle, takımda kalmak için yapması gerekeni bilerek, tamamen oyuna konsantre oldu." Kelimeler, cümleler birebir bu değil ama anfikir buydu.

Sinan'ın haklılığı yüzde 90. Ama Sabri, o kadar akıllı bir adam değil. Sabri saf bir adam. Sabri, tarikat, cemaat, Total Futbol falan bilmez. Sabri'ye Manifesto'dan 20 sayfa okusak, Sabri Beyazıt Meydanı'nda kızıl bayrak sallar Marxistler ile beraber. O nedenle bu olayın, yani Emre ile edilen kavganın, Sabri'yi daha çok değiştirdiğini sanıyorum.

Sabri, o gruptan bağını koparmış. Koparınca da kendini futbola vermiş. Futbola verince de Rijkaard tarafından ödüllendirildi. Ödülünü alınca, daha iyisini yapmak için çabaladı ve bugüne geldik.

Sabri, o gruptan bağını ne kadar kopardı bilmiyorum. Ama bazı duyumlar var. Emre Belözoğlu ile o günden beri konuşmadığı söyleniyor. Arda Turan ve Acun araya girmiş mi emin değilim ama Hakan Şükür'ün olayı "büyüğe saygısızlık" olarak değerlendirdiği ve Sabri'ye bir Hakan Şükür klasiği olarak "kırgın" olduğunu duyduk. Doğrulukları tartışılır.

Fakat geçen hafta oynanan Fenerbahçe maçından sonra Sabri'nin yediğimiz ikinci golü anlatırken şöyle bir ifade kullanmışlığı vardır: " İkinci golden önce Emre Belözoğlu Servet Abi'ye kambura yattı herhalde, hakem faul verseydi farklı olurdu." (Hemen bir not, cümle aldatmasın, Sabri hakemden şikayet etmiyordu, sadece daha farklı gelişirdi diyor. Zaten Sabri'nin hakemlerle diyalogları da gözle görülür şekilde düzeldi)

Bu cümlede önemli olan bazılarının milli takım kamplarında "Emoş Abi" dediği Emre'ye, Sabri'nin yılların geleneği olarak "Abi" demeyip, Emre Belözoğlu demesidir. Emre Belözoğlu'na Emre Belözoğlu demek gözden kaçmaması gereken bir ayrıntıdır. Veya bunların hepsi bizim artık saçmalayan zihnimizin son ürünleridir. Karar sizin. Bence bu kavga ile o zihniyet ile bağını koparan Sabri, şu anda takımın en önemli adamı olmuştur.
****
Sabri hakkında bir yazı yazmışken, hemen şunları da ekleyelim. Hakemler Sabri'deki gelişimi görmeli. Sabri bu sene 2 sarı kart gördü. İkisi de hakeme itirazdan. İkisi de çok saçma. Birinde hakeme itiraz yok, sadece basit bir şekilde ellerini açıp başını çeviriyor. Diyaloga girmiyor. Üstelik verilen kararda faul de yok. (Eskişehirspor maçı Cüneyt Çakır).

Diğer sarı kart ise bu hafta. Sabri'ye maçın son dakikasında gereksiz bir sertlikle giren Sivassporlu oyuncuya basit bir tepki gösterirken aldığı bir sarı kart.(Bülent Yıldırım). Bu kartlar hatalı olduğu gibi, düzelen Sabri'yi bozacak, "niye düzeldim ulan ben o zaman" dedirtecek kartlar olabilir. Olmasın. Hakettiği kartı alsın ama sudan kartlar en son Sabri'ye çıksın.

İkinci nokta, Sabri'nin Sivasspor maçından sonra Gökhan Zan ile girdiği tartışma. Sabri'nin bu sene can sıkan tek hareketidir. Ben de başkasıyla tartışırken araya giren insanları sevmem ama Gökhan Zan büyüğündür. Niyeti temizdir, kart görmeni engellemektir. Umarım bir "iş kazası" olarak kalır bu.

2 yorum:

aykut dedi ki...

Noktasına, virgülüne kadar katılıyorum yazına.Tepitin ve anlatımın şahane.

Sinan Yılmaz dedi ki...

Arda yine Emre'yi sakinleştiriyor Sabri'yi koluyla itip.