Cümlenin devamı gelebilir, gelmeyebilir de. Biz atladık bu haftasonu bir haberi. Espanyol takımını ve tüm Espanyol ülkesini yasa boğan haberi. Vurdumduymzalıktan değil, böyle şeyleri yaşamaktan, yazmaktan hoşlanmadığımız için.
Genç bir insanın ölümüne üzülmemek elde değil. O olayı dile getirmek, şurada iki satır yazmak bile insanın içini sıkar. O yüzden es geçtik. Ama işte Guiza sayesinde buraya taşındı. İyi de oldu aslında.
Bir acıdan sonra ayağa kalkmak en büyük erdem. Hayatın her alanında. Gözler yaşlı olsa da, ayağa kalkıp "devam ulan" diyebilmek lazım. Bu 90 dakikalık bir futbol maçı için de geçerli, süresi belli olmayan hayat için de.
Yıllardır İspanya'da attığı her golden sonra okunu yollayan bir İspanyol, bir arkadaşının ölümü üzerine Denizli isimli bir şehirde gökyüzünü işaret ediyor. (Aynı gün Gaziantep'te bir Fildişi Sahilli'nin başına gelen olayı ise ucuz atlatıyoruz).
Herkes ekmeğinin peşinde. Biz de izliyoruz onları. Bizim için televizyon kahramanı olan insanların aynı zamanda bir hayatları var, hatta ölümleri de var.
Foe olayı olduğu zaman, "ulan FM'de en beğendiğim topçuydu, seneye olmaz artık" diyenler vardı. Futbol o kadar da sanal bir oyun değil işte, fena halde hayata da benzemiyor. Çünkü hayatın bir parçası. Çünkü aslında hayatını bundan kazanan insanlar var. Ve hayatını futbol sahasında kaybedenler. Futbolun sanal olmadığını hatırlattı Guiza. Tıpkı Henry ve arkadaşları gibi. Tıpkı Puerta'yı uğurlayan Sevilla halkı gibi. Ve biz Guiza gibilerini görünce, "devam ulan" diyebiliyoruz. Tabutta rövaşata hayat tarzını "ama arkadaşlar iyidir" güvencesiyle yaşıyoruz. Hem futbolda, hem hayatta. Benziyorlar galiba.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder