Biraz geç bir yazı oldu. Hırvat stoper, Ankara ekibi ile anlaşalı 3 gün oluyor. Ama zaten benim yazımın konusu bu evliliğin iki tarafa da getireceği şeyler değil. Kısa bir Tomas yazısı sadece.
Bizim Tomas ile tanışmamız 2003-2004 sezonuna rastlar. Fenerbahçe'nin sezon başladıktan sonra aldığı oyunculardan biriydi. O sezon Galatasaray defansında oynayan isim ise Tamas'dı. (Bir de F.De Boer tabi) Tamas'dan bekleneni alamayan Galatasaray ile Tomas'dan beklediğini fazlasıyla alan Fenerbahçe, Olimpiyat Stadı'nda tarihlerinin en kalabalık seyircili maçında karşı karşıya geldiğinde Tomas yıldızlaşıyordu. Şahsen ben ilk defa o maçta canlı izliyordum.
Sezon ilerledikçe Tomas'ın formu artıyordu. Fenerbahçe savunmasının, hatta onbirinin vazgeçilmezi oluyordu. Takımın 1 numarası Pierre ise ikinci sırası Tomas'a aitti. Yalnız tam o anda beklenmeyen bir şey oldu. Adanaspor maçında oyundan alınmasına sinirlenen Hırvat, çubukluyu yere atıyordu. Bu, sadece Fenerbahçe taraftarı için değil Daum için de affedilmez bir hata oluyordu. Tomas'ı sildi Alman. Yabancı sınırının yarattığı zorluğun etkisiyle de, kiralık olarak gelen Tomas Fenerbahçe'den ayrıldı.
Ve işte bu anda yepyeni bir macera başladı. Tomas, Galatasaray ile imzaladı. Kadroda Song ve Bülent de vardı. Tomas'ın yedek kalacağı düşünülüyordu. Biz Tomas'ı fazla izlemeyenler, kaptanın ve Liverpool geçmişli Song'un, Fenerbahçe'den alınan Tomas'ın önünde olmasını dilerken, Fenerbahçeli arkadaşlar Tomas gibi bir futbolcunun ellerinden kaçmasına neden olan yabancı kuralına lanet okuyordu.
Beklediğimiz olmadı. Teknik Direktör G.Hagi, tanedemi Song ve Tomas ile kurdu. Sağ beki Cihan sol beki Orhan ve Ergün olan takım ligin en iyi savunmasına sahip oldu. Song ve Tomas'ı beraber izlemek apayrı bir zevk olmuştu Galatasaray tribünleri için. Birbirinden yavaş iki futbolcu, inanılmaz iyi anlaşıyordu. O kadar iyi hamle yapıyorlardı ki yavaşlıkları çoğu zaman sorun teşkil etmedi. Ligin ilk maçında Konyaspor'a karşı oyuna sonradan girdi Tomas. Song ile birlikteliğin başladığı bu maçın sonunda konuk takımın en önemli oyuncusu Zafer Biryol'a bu stoperler sorulduğunda o şu cevabı verdi: "İkisi de yeni transferler olduğu için ilk maçta kendi seyircileri önünde kendilerini yerden yere attılar. Ama her zaman bu kadar şanslı olmazlar". TOMASONG duvarına gider yapan Zafer'in bu tahmini veya dileği tutmadığı gibi, Tomas da yavaş yavaş tribünlerin gönlüne giriyordu.
Hagi'nin resmen sıfırdan yarattığı takımın en büyük yıldızı Tomas oluyordu. Öyle ki, Ali Sami Yen Stadı'nın yanındaki GS Store'a girildiğinde kapıda sizi karşılayan formanın arkasında 2 numara yazıyordu(Üstünde de Tomas haliyle). Forması satılan iki stoperi vardı Galatasaray'ın.
Ne yazık kı kupa şampiyonluğu gelse de ligin sonuna nefesi yetmedi takımın. Üstelik R.Baggio'nun 94'te yaşadığı sendrom gibi, takımı oraya taşıyan ikiliden Song olanı, şampiyonluk maçında Nobre'ye geçit verince ezeli rakibin şampiyonluk golünün karesinde yer almış oluyordu.
Yeni sezon yeni umutların başladığı vakittir. Tandem ise aynıydı, değişmedi. Song ve Tomas yine takımın arkasında yer alıyorlardı. Mondragon ile beraber hiç bir şey yapamasalar, güven veriyorlardı. O sene işleri daha zordu. Çünkü Hagi'nin temkinli futbolu gitmiş ve yerine Gerets'in çılgın futbolu gelmişti. Bu futbol en çok bu üçlüyü zorluyordu.
2006 sezonu her açında zordu. Bunun bir nedeni de parasal sıkıntıydı. Bu anlarda Tomas devre arası kampına gitmemişti. Her daim parasını aldıkları iddia edilen yabancı futbolcular, bu sefer alamamış ve isyan etmişlerdi. İsyanları onları günahkar haline sokmuştu. Maç sattıkları iddia edildi sağda solda. Taraftarın gözünde büyük yara aldılar. Ama işte bu çalkantılı dönemde imdada 2006 şampiyonluğu yetişti. Mustafa Keçeli'nin golünden sonra ağalayan milyonlarca isimden biriydi Stjepan Tomas.
Aralarında Emre Aşık, Servet Çetin, Raşit Çetiner gibi isimlerin bulunduğu; "Fenerbahçe'de oynadıktan sonra Galatasaray'da şampiyonluk yaşayan savunmacılar" kulübüne üye olan Tomas, bir sonraki sezon Galatasaray'da son sezonunu yaşadı. Bu sezon kupasız geçti. Türkiye'ye geldiğinden beri ilk defa Şampiyonlar Ligi maçına çıktı. Ve (kendi kalesine attığı 2 gol dışında) ilk defa gol attı. Kupa maçında Sami Yen'de oynanan maçta Kayserispor'a attığı gol, maçı kazandırdı. Galatasaray taraftarı sadece o gün, stad mirofonundan yükselen "Galatasaray'ımızın golü, 2 numara Stejpan" sesine "Tomas" diye cevap verebildi. Az gol atan Tomas'ın o golü baya makara olmuştu. Sahadaki futbolcular ve kendisi "nasıl oldu bu lan" tribine girmişlerdi. Hatta Mondragon bile kalesinden çıkıp gelmişti bu eğlenceye katılmak için.
Zevksiz ve kupasız geçen bu sezonun ardından Tomas Galatasaray'dan ayrıldı. Aldığı ücretin çokluğu önemli bir etkendi. Ve tabi ki onun belası olan yabancı kısıtlaması.
Tomas bir daha Sami Yen'e geçen sezonun 16.haftasında geldi. Beşiktaş ile oynanan derbi maçında tribündeki yerini aldı. Eskiden top koşturduğu bölgede Servet oynuyordu. Servet'in ve Baros'un attığı gollere verdiği tepkiyle tekrardan bizim gönlümüzü hoş etti. Maçtan sonra Faik Çetiner'in sunduğu programda tekrar Türkiye'ye dönmek istediğini söyledi. Haliyle döndü.
Yeni sezonda Geneçlerbirliği'nin al-kara formasını giyecek Bosna doğumlu Hırvat. Geçen sene aralıkta oynanan Beşiktaş maçından 1 sene sonra, yine bir aralık ayında, bir akslik olmazsa yine Sami Yen'e gelecek. Ligin son haftasında da Ankara'da Galatasaray'ı konuk edecek. Galatasaray şampiyon olursa ve milyonlar yine sevinç gözyaşları dökerse o maçta yine sahada olur mu acaba Tomas?
1 yorum:
Yazı güzel ama ufak bir yanlış var. Tomas ve özellikle de Song seri ve hızlı futbolcular. Hatta F.Akyel'den sonra gördüğüm en hızlı stoperler diyebilirim.
Yorum Gönder