Pazar, Kasım 1

Kasımlar Benim Değil


Yazın uzunluğunu sağlayan eylül ve ekim sona erdi. Beklediğimiz eylül gelmese de, peşinden gelen ekimle yine gönlümüzü hoş tuttu. Ama artık kasım zamanı.

Kış başlıyor. Sevmediğim mevsim başlıyor. Kış geri çekilme zamanı. Oturup düşünme vakti. Biraz da asosyallik. Bu blog için daha faydalı olabilir. Daha çok yazı yazarım, daha çok film izlerim, daha çok müzik dinlerim, daha çok maç seyrederim. Ama sokaklardan uzak kalacağız. Ayılar, uyumak için en güzel zamanı seçmiş.

Aslında yazacak çok şey var. Yavaş yavaş şehri terkeden arkadaşlarım var. Üstelik yarın bile. Kasımın ilk gününde.

Biz buradayız. Sokak burada. Ama hiç bir şey aynı durmuyor. Nisan'da kalınan yerden devam edeceğimizi umarak giriyoruz kışa. Ama her bahar, bir öncekinden daha farklı başlıyor. Hafızanın kuvvetli olması bu nedenle kötü. Güzel günleri hatırlıyorsun ve anın kötülüğü içini kemiriyor.

Kasım bu nedenle kötü. Kış bu nedenle kötü. Andan kopup geçmişe dönüyoruz ve düşünmeye başlıyoruz. Karamsarlık çöküyor. Ama sert esen rüzgara karşı yürüyünce "daha güçlü olacağım" gazını hissetmek güzel. Ta ki, 1 gün sonra hasta olana kadar.

Kışın tribün güzel olur ama. Az ama öz kitle. Yağmur ve çamur kelimeleri boşuna tezahüratlarda kullanılmıyor.

Şimdi farkettim REM'de tam kışın dinlenecek bir grupmuş. Sıcak içecek eşliğinde iyi gidiyor. Yine de soğuk kola en iyisidir. Sahilde içilen biranın muhabbeti de iyidir.

Yaz çabuk gelsin. Futbol sayesinde öğrendik neyse ki, kasımlar ne kadar çekilmez olsa da mayıslar illa geliyor. Her kasımın bir mayısı var. Bekliyoruz.

Hiç yorum yok: