Salı, Ekim 20

Avrupa Kupası'nın derbiye etkisi

Bugün Ercan Güven'in yazdığı yazı kesinlikle okunmalı. Gerçi beklediğim kısmı son satırda yazmış ama olsun. İçerik itibariyle de son derece yerinde olmuş. Fenerbahçe - Galatasaray maçları öncesinde hafta içine denk gelen Avrupa Kupası maçlarının derbiyi etkilediğini düşünenlerdenim. Sadece konsantrasyonun bölünmesi ya da fiziksel yorgunluk yaratması açısından da demiyorum bunu. Alınan sonuçlar direk etki edebiliyor. Var böyle birşey... En azından bazı seneler kesin oldu.
***
8 kişi kaldığımız ve biraz da hakemin ibneliği ile 7 tane yediğimiz Sigma maçı mesela. İlk maçtan sonra Fotospor, Fenerbahçe sigmactan beter etti diye manşet atmıştı. Ancak ikinci maç pek istenildiği gibi gitmemişti. Arap İsmail hariç diğer iki kırmızının haksız olduğu kalmış aklımda. Neyse konumuza dönelim. O maçtan 4 gün sonra ASY'de oynanan maçı Aykut'un golüyle Fenerbahçe 0-1 kazanmıştı. Metin Aşık'ın başkan olduğu istikrarsız ve karanlık günlerdi. Gerçi Kadıköy'deki rövanş ve sezon sonu tatsız bitmişti ama bu ağır mağlubiyetin üstüne Galatasaray galibiyeti de ilaç gibi gelmişti. Galatasaray da bu maçın öncesinde Eintrach Frankfurt'u mağlup etmişti.
***
Her Fenerbahçeli'nin en çok üzüldüğü Avrupa Kupası maçlarından biri olan deplasmandaki Parma maçının Kadıköy'deki ilk ayağı da önemli bir derbiden önce idi. Baliç'in numaralının önünden kestiği topa Moldovan'ın vurmakla vurmamak arasındaki kafa vuruşu Buffon'un koruduğu kaleye girmişti. Maçta Parma'da Dino Baggio ve Fabio Cannavaro kırmızı kart görmüş, Fenerbahçe maçı 1-0 kazanmayı başarmıştır. Rövanşta Rüştü - Saffet Akbaş ikilisi sağolsun Parma'ya yardımcı olmuşlardır. Haftasonu ise Kadıköy'de 0-0 biten kupa mücadelesinden önceki son beraberlik gelmişti. Fenerbahçe maraton tribününde yaşanan meşale şovla ilk dakikalarında sis nedeniyle duran maçta 2-0'ı yakalamasına rağmen, Erol Bulut kaleye arkası dönük Hagi'ye attığı tekme neticesinde gördüğü kırmızı kart ve sebep olduğu penaltı ile oyuna denge getirmiştir.
***
2001-2002 sezonunda ise Fenerbahçe maçın ikinci yarısında elektriklerin kesildiği müsabakada Barcelona'ya 3-0 mağlup olmuştu. Barcelona'nın gollerini Kluivert, Patrick Anderson ve Saviola atmıştı. Haftasonu ise oynanan derbide ASY'de 6 mayıs'ın rövanşını aldı Galatasaray. Bülent Akın ve Serkan Aykut'un penaltısıyla. Penaltı pozisyonunda Arif yere düştükten sonra Rüştü, Arif'in yanına gidip "ne var lan, attın kendini gene" demiştir. Rüştü'nün dudaklarından okumak mümkündü bu cümleleri.
***
2002-2003 sezonu malum 6 kasım sezonu. Belki tarihe geçen bir skor elde edildi ancak Fenerbahçe de o sezonu 6. bitirdi. Üstelik 8 gün sonra oynanan Panathinaikos maçını da olumsuz etkilediğini söylemek lazım. Yalnız şu bir gerçek Rüştü bu maçta da rezalet oynamıştı.
***
2004-2005 sezonunda hafta içi Tuncay Şanlı'nın hattricki ile Manhester United'ı yenen Fenerbahçe hafta sonunda ASY'de Galatasaray'a 1-0 mağlup olmuştu. Haftaiçi kazanan bir Fenerbahçe, havası iyi olan bir takım, hafta sonunda ASY'de silik bir oyunla mağlup. Golü de Necati Ateş atmıştı. Mesela Sigma maçı ile biraz ters orantlı, değil mi?
***
Bu kez de doğru orantılı bir maç söyleyelim. Fenerbahçe - Milan maçı. Schalke deplasmanında 9 kişi kalınmasından ötürü bir sonraki maça yansıyan eksikliler vardı. Aurelio'nun yerine Ümit Özat geçmişti önliberoya mesela. Tamam eksikler çoktu ama iskeletle çok oynamıştı Daum o maçta. 4 gün sonra ise yine ASY'de üstün bir oyunla 0-1 kazanan Fenerbahçe vardı. Fenerbahçe Anelka ile de %100 pozisyonları değerlendirememişti. Alex'in oynamadığı bir maç olduğunu da ekleyelim.
***
2006-2007 sezonunda Fenerbahçe UEFA Kupası gruplarında oynadığı 3. maçta Canobbio'nun frikiğiyle mağlup olmuştu Celta Vigo'ya. Alex'in daha önce de yazdığım gibi Nobre'nin sahtekar olduğu Samsun maçı ve İzmir sürgünündeki Trabzon maçıyla birlikte kaçırdığı 3. penaltıydı. Maçta Fenerbahçe'nin 3 topu da direkten dönmüştü. O dönem nispeten istikrar yakalamıştı kadroda Zico. Orta sahada Aurelio - Appiah ve Deniz Barış üçlüsü iyi iş yapıyordu. Maçtan 3 gün sonra Kadıköy'de Fenerbahçe 2-0 öne geçtiği derbide -ki Kezman'ın attığı golden önce Ayhan'dan topu kapışı tıpkı Ümit Özat'ın Guinti'den 2004'te topu kapışı gibidir- Zico'nun inanılmaz biçimde tıpkı Alkmaar maçında yapmaması gibi oyuna müdahale etmemesi, oyundan düşen Fenerbahçe'nin ipleri iyice rakibe vermesine neden olmuştu. Maç bitene kadar kurdeşen dökmüştüm.
***
2007-2008 sezonu 2-0 biten derbi, bana göre 4-0 kazandığımız derbi kadar etkili oynadığımız bir maçtı. İkinci yarıda bir araba gol kaçırmıştı Fenerbahçe. Maçtan 4 gün sonra oynanacak olan CSKA maçı için endişelenmiştim ancak endişelerin yersiz olduğunu attığı kafa golünde kafası geriye giden Uğur Boral göstermişti.
***
Geçen sene 4-1 biten maç. Öncesinde Galatasaray mükemmel oynadığı Benfica maçını 0-2 kazanmıştı. 1 gün önce ise Fenerbahçe "içeride 5 yedik dışarıda Allah bilir" diye gittiğimiz Arsenal deplasmanında fena mücadele etmemiş ve 0-0'a bağlamıştı maçı.
***
Bir yığın gerekli gereksiz bilgi verdik. Ercan Güven'in yazısına dönelim. Ben Steaua maçında Fenerbahçe'nin kaybedeceğini düşünüyorum. Bunun etkisi illa olumlu olacak diye birşey de yok. Ancak hezimetle biten Sigma ve Milan maçlarının tesadüf olduğunu da söyleyecek değiliz. Yani akıllar biraz derbide. Umarım Romanya'dan puansız dönmeyiz ve derbiyi de kazanırız. Ancak bu hafta içi oynanacak maçların hafta sonuna etkisi özellikle Fenerbahçe için geçerli oluyor bunu da belirtelim. Bazen derbiden alınan olumlu sonuçların geleceğe olumsuz yansıdığı da bir gerçek. Bekleyip görelim, havaya giriyoruz.

Hiç yorum yok: