Pazar, Ekim 18

Takımı Kadıköy'e Uğurlama Haftası


MSN kullanmaya başladığımdan beri her Kadıköy öncesi Sami Yen'de oynanan maç için yazdığım iletidir bu. Peralta iyi bilir. Az muhabbetini etmedik. Ve işte o tabirin bu sene gerçekleştiği günler bu günler.

Öncelikle şunu söyleyelim. Daha önce pazar günü oynanan lig maçı için derdim bunu. Yani aslında takımı Kadıköy'e uğurlama maçıdır. Ama bu hafta Sami Yen'de iki maç oynayacağımız için bunu bir haftaya yaymak mümkün.

Ritüelleri, klasikleri, gelenekleri seviyorum. Bugün oynanan maçta da kendi içinde klasikler yaşanacak. Tezahüratlardan farkedilecek. Takım sahaya çıkınca, "ne kupa ister bu şen gönlüm" denir. Ardından takım tribünlere çağrılır, "söz verin söz verin gelin bize söz verin" denir. Sonra maç başlar. Maç 2 farka ulaşırsa, işte o zaman, o dakikada derbi başlar.

''Basın yalan yazıyor şampiyon olmayınca", mehter marşı melodili tezahürat (şimdi söylemeyelim argoları), ''Kadıköymüş ora", "Kadıköy'de hodri meydan" ve daha niceleri söylenecek.

Bazıları diyecek ki, Galatasaray taraftarı maçı bıraktı Fenerbahçe maçını düşünüyor. Ulan Galatasaray taraftarı zaten her zaman Fenerbahçe maçını düşünür.

Bu, takımı uğurlama olayı önemlidir. Tribünün bu maçı ne kadar çok istediğini anlaması lazım diye düşünürüm. Buradan, Sami Yen'den bu bilinçle çıkmaları gerektiğine inanırım.

Gerçi son yıllarda Kadıköy'den aldığımız tek beraberlikte, 2008'in kupa maçının öncesinde Sami Yen'de maç yoktu. Kura çekiminden 1 hafta sonra Fenerbahçe ile oynamıştık ve aradaki maç Ankaragücü deplasmanıydı. Haliyle takım Sami Yen'den, "söz verin" sözleriyle çıkmadı. Sonunda oradan berberlik geldi.

Olimpiyat'tan döndüğümüzden beri oynadığımız bu uğurlama lig maçlarının 2 tanesi dışında hepsi 2 farklı kazanıldı. Birinde İBB 2-0'dan 2-2 oldu, diğerinde Gençlerbirliği'ne 2-1 yenildik. Yani kazanılan maçlarda illa bir müddet Kadıköy içerikli tezahüratlar yapıldı.

Bunları yazıyorum gerçi ama aslında bu derbinin heyecanından. Derbiyi sevdiğimden. Yoksa iddialı olduğumdan falan değil. Bunlar olacak, olmalı. Bu şehirde yaşayıp 3 takımıdan birini tutan ve hayatının merkezine koyan herkes beni çok rahat anlar. Haftaya bir maç oynanacak, herkes o maçı konuşacak ama sadece ufak bir kesim yaşayacak.

Bazıları için tek amaç Facebook'ta video paylaşmak. Benim için değil. Benim için amaç rekabeti yaşatmak. Sokakta, tribünde, sağda solda. Yoksa yukardaki fotoda 6 Kasım pankartı olmazdı. Ben Fenerbahçe'ye bağırayım bu akşam, mahalledeki çocuklar da televizyondan duysun. Onlar da başka bir şey yapsın. Yaşayan, hisseden anlar bu duyguyu.

Zaten asıl önemli olan takımı Kadıköy'e uğurlamak değil, Kadıköy'den karşılamak. İşte o zaman yapılan tezahüratlar daha anlamlı oluyor ve son yıllarda kazanılmış şampiyonlukların miladı sayılıyor. Kadıköy'e herkes uğurlar, Kadıköy'den kimse karşılamaz. Fenerbahçe maçına herkes gitmek ister, önemli olan kasım soğunda Sivasspor maçına gelmek...

Hiç yorum yok: